28 Aralık 2009

Damiiiiir MRSIC



Valla günün birinde basketbol yazacağımı, konunun G.Saray dışında olacağını ve yazının F.Bahçe eksenli bir basketbolcu için yazacağımı söyleselerdi inanmazdım heralde. Bu basketbolcu Damir Mrsic olursa, kendisi gibi imkansızlar yerini gerçeklere bırakıyor. Nam-ı diğer Kaan Demir. Dün akşam ki Mrsic’in, F.Bahçe’nin derby galibiyetinde ki performansından ötürü akla gelmiş basit bir yazı değil bu. Geç kalmış ama içimde kalmamış bir yazı diyelim.

Tam 12 sene oynamış Türkiye’de , dile kolay 39 senelik hayatında 12 sene. Sadece 2 sene Rusya ligiyle ara verip devam etmiş Türkiye’de ki başarılı kariyerine. Heee ne basketbolcular geldi bu ülkeye yaza yaza Mrsic’i mi yazdın diyebilirsiniz ama haksızlık etmeyelim. Tamam çok büyük oyuncular oynadı bu ligde, kimler geldi kimler geçti. Ama bu performans bunca yıl görmemezlikten gelinecek şeyler değil.

Kızdığım nokta, kendi takımımın bu performansta ve devamlılıkta birisini bünyeye alamamış olması. TBL’de “Guard” denildiğinde 100 kişiden 90’ı Mrsic der heralde. Yıllardır bu ligde uzaktan ceza kesip duruyor kendileri. Bıraktı bırakacak, belki de son senesi. Benim kalbimde bile yer ettiyse eğer, bu adam büyük oyuncudur bilader. Kim ne derse desin. Karşı yakaya yakıştıramadıklarımızdansın.

Kıskandım işte var mı ötesi.

GialloRosso

27 Aralık 2009

Hamit Altıntop Nerede?



Resim aynı gün için yayınlanan , biri kırsal alanda biri ise şehirde yayınlanmak üzere hazırlanan Fotomaç gazetesidir. Aynı spor gazetesinde adeta birbirlerini yalanlayan transfer haberlerine de birçok kez denk gelmişsinizdir. Şaşırtın bizi dedikçe kendileri şaşırıyorlar.
Fotoğrafı bana Marmaris'ten gönderen sevgili Erdem Gürcan'a teşekkürlerimi sunarım.

GialloRosso

26 Aralık 2009

Kulüp Üyeliği Hakkında



"Muhtemelen sizler de bizim gibi Galatasaray futbol takımına aşık oldunuz, Galatasaray renklerini benimsediniz. Ama Galatasaray sadece futbol takımından ibaret değil, Galatasaray büyük bir aile. Galatasaray'ı sadece yazılı bilgilerden değil, Galatasaraylıları örnek alın ve mutlaka Galatasaray Müzesi'ni ziyaret edin. Oradaki her parçanın altında bir tarihin yattığını unutmayınız. Galatasaray Başkanları Galatasaray ailesinin sembolleridir. Bir başkanının yönetim biçimini sevmeyebilirsiniz ama o başkan olduğu sürece ve başkanlığı bittikten sonra da Galatasaray ailesinin sembolü olmaya devam edecektir. Galatasaray eşsizdir ve benzersizdir. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki kökü eğitim kurumuna dayanıyor olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki başarıları Galatasaray kadar büyük olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki enleri ve ilkleri tek başına yapmış olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki kendi, ülkesi kuruluşunda mayası olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki Türkiye'nin, Türk insanının gururu olsun. İşte bu yüzden bu benzersizliğin farkına varın ve buna layık olmak için hepimiz gibi gayret gösterin. Hepinizi tekrar selamlıyorum ve hoşgeldiniz diyorum."

Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu'nda Mehmet Helvacı yapmış bu konuşmayı yeni üyelere beratlarını verirken. Çokta güzel yapmış konuşmasını, zira her kelimesine katılıyorum. Yalnız birkaç meramım olacak bu konuyla ilgili. Sıkıntının az-çok futbolla ilgilenen herkes farkındadır zaten. Galatasaray Spor Kulübü’ne üye olmanın zorluklarının.

Tam 583 yeni üye alımı yapılıyor kulübe. Buraya kadar olan bölümde sıkıntımız yok çok şükür. Bende kulübümle ilgilenen, kulübümün daha da büyümesinde rol oynayacak, az-çok bizi temsil eden 100.000 lerce üye olmasından yanayım. Taraftar yüz-göz edilmeden nasıl bu rakamlara ulaşılacaksa artık. Bu şimdilik mümkün gözükmüyor. Zaten konumuzla alakası da yok.

Listede önemli isimler göze çarpıyor. Hem de çok önemli. Galatasaray'ın 2000 yılı efsane takımının oyuncularından Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Hasan Gökhan Şaş, Arif Erdem, Ümit Davala, Ergun Pembe, Hakan Ünsal, Tugay Kerimoğlu, Vedat İnceefe de Galatasaray Spor Kulübü'ne üye oldular. Hadi buna da eyvallah. Ki burada çoğu taraftarın itiraz edeceği , yaptığı abuk-subuk yorumlarla kulübe bariz bir şekilde kin güden Hakan Ünsal’ı da es geçelim. Efsane kadronun oyuncularından hiçbirisi törene katılma nezaketini gösterememişler. Kulübe üye olarak alınacakları söylense lisenin kapısında yatacak 10.000 lerce taraftar dururken hem de. Bunun mazereti olamaz. Galatasaraylı bunları unutmaz.

Hugo not: Efsane kadrodan Suat’ın olmaması da ayrı bomba. Mantıklı bir açıklama vardır umarım.

GialloRosso

24 Aralık 2009

Yengeç CARLOS...


*Sezon içi Carlos

Seni sevmezdim süt oğlan. Sebebi rakibimde oynaman değil, bu kadar büyük futbolcu olup ta buraya geldikten sonra saygı uyandıramaman. Gittiğinden beri tüm bloglar arkandan ağıt yakıyorlar. Bense Türk futbolunun bir sülükten daha kurtulmasını kutluyorum. Lincoln’e 1000 tane kulp takan medya mensubu arkadaşlar; 2 senedir yatışlarda olan, hakemlerin yüzüne su dökebilecek kapasitede ve el ense çekebilen bu arkadaşa olan hayranlıklarından hüzünlenerek uğurladılar O’nu. Geldiğinde Türkiye’den tek tanıdığı (aslında pekte tanımak istemeyeceği!)klüp olan G.Saray’dan, kulağına birileri fısıldamış olacak ki ismini anmadan geçiştirme gafletinde bulundu. (bknz: Alzheimer) “Pek tanımıyorum” dedi G.Saray için. Sonra “alerjim var” dedi, e beni de tokatlasalar Süper Kupa Finali’nde benimde alerjim olur tabii. Heee hiç mi katkısı olmadı. Olduuu, olmaz mı. Milyonlarca! forma sattılar sayesinde Türkiye’den Güney Kutbu’na kadar. Hem bu sayede maliyetini de çıkarmış oldular!!! En önemlisi F.bahçe yurtdışına çıktığında tanınır oldu bizim yengeç sayesinde. Sonra da yan yan adımlarla uzaklaştı futbol dünyamızdan YENGEÇ CARLOS. Havalimanında "kıskacım yok, kıskacım yok ......." diye dansederken görülmüş. Darısı Deivid’in başına.

GialloRosso


*Sezon sonu ben

Uludağ sözlük alıntısı, cenq0
- Roberto yavrum, söyle bakiyim kaç kişilerdi?
- 11 kişilerdi abi...

21 Aralık 2009

"2009 Passat Ödülleri"



Eveeet 2010 geldi çattı. 2009 yılı Galatasaray camiası açısından pek beklendiği gibi geçmedi. Tabii biricik medyamız da boş durmadı, bu ortamı en iyi şekilde değerlendirdi. Artık biz taraftarlar yalan transfer haberlerine kızmıyoruz. Biliyoruz ki patronları böyle istiyor ve raiting bunu gerektiriyor. Lakin balon transfer haberleriyle kalmayıp fazlasıyla ileri gidiliyor ülkemizde.

İşte mevzu da burada başlıyor. Galatasaray için, Galatasaraylılardan Galatasaraylılara manifestosunu en hakiki biçimde yerine getiren taraftar forumu alisamiyen.net ailesinin üyeleri 2009 yılının “Passat Ödülleri” ni veriyor. Bu ödüller fazlasıyla ileri gidenler için.

Tam 6 kategoride anket açıldı. Anket adayları forum üyeleri tarafından, 2009 yılı boyunca yazdıkları eleştiri başlıklarından belirlendi. Oylama tamamlanmış durumda. Oylama sonucunda bu 6 ödüle layık görülen medya mensuplarına ödül plaketleri beddua şeklinde ulaştırılması düşünülüyor. Kabul edip etmemeleri kimsenin umurunda değil, taraftara afişe olmaları yeterli. Ödüllerin sonuçları aşağıda ve küçük! Hakan'ın 2 ödül birden alması gerçekten manidar. Unutmadık, unutmayacağız…

2009 Passat Ödülleri Sonuçları;

Oğuz Sarvan Mansiyon Ödülü
Bünyamin Gezer, Fenerbahçe- Galatasaray maçı yönetimiyle

En İyi Kurgulama Senaryo Ödülü
Mehmet Çiftçi, Elano bedavaymış haberiyle

Yılın Köşe Yazısı Ödülü
Hakan Unsal, "Frank Rijkaard Hoca Mi?" yazısıyla

Ömür Boyu Başarı Ödülü
Selçuk Yula

Brutus Ödülü
Hakan Ünsal

2009 Passat Büyük Ödülü
Ercan Saatçi- Galatasaray'a ettiği iğrenç küfür nedeniyle 2009 Passat Büyük Ödülünü açık ara farkla almıştır.


Teşekkürler AliSamiYen.net

GialloRosso

18 Aralık 2009

Doesn't Matter!!!



AFC Ajax (NED)
LOSC Lille Métropole (FRA)
Hamburger SV (GER)
Hertha BSC Berlin (GER)
Fulham FC (ENG)
Villarreal CF (ESP)
FC Twente (NED)
Everton FC (ENG)
Club Brugge KV (BEL)
FC København (DEN)
Werder Bremen (GER)
Athletic Club (ESP)
Liverpool FC (ENG)*
FC Rubin Kazan (RUS)*
R. Standard de Liège (BEL)*
Club Atlético de Madrid (ESP)*

* CL'den gelen takimlar.

Liste bu işte. Farketmez dersem ukalalık yapmış olurmuyum?

Son söz
İran’lı şair diyor ki;
Aşk’a uçarsan kanadın yanar.
Bunun üzerine Mevlana diyor ki;
Aşk’a uçmazsan kanat neye yarar…

GialloRosso

17 Aralık 2009

Grazie GRAZ...



Asla kızmıyorum sonuca. Grup maçlarının bitmesine 2 maç kala gruptan çıkmayı, 1 maç kala ise liderliği garantilemiş ve ilk 11 de 7-8 eksik oyuncusu olan bir takım. Rakibinde tek amacı seyircisi önünde galip gelmek ve 120.000 Euro’yu kasaya koymak. Bu arada Avrupa Ligi’nin primleri ne düşükmüş yahu, tabii ki oynamaz bizim gençler! (Şaka tabii)

Evet gençler demişken asıl konumuza gelelim. Graz karşısında formalite maçına falan çıkmadılar aslında, tam tersi bir şeyler kanıtlayıp “bu takımda bizler de varız” demek için en güzel fırsattı. Ya da F.Rijkaard böyle düşünüyordu ve istiyordu en azından. Peki ya onlar?

Ben üzüldüm onların adına çünkü yanlış mesaj verdiler. Çok isteksizlerdi. Mücadeleden yoksun abuk bir kabullenmişlik. Belki de son maçlardaki ağabeylerini örnek almışlardı. Unuttukları şey ise ağabeylerinin zaten ilk 11 de olduklarıydı. Mücadele ve isteğe ihtiyacı olan kendileriydi.

Ama kimseyi de eleştirmedim, eleştirmem de. Ben genç oyuncuların takıma tek tek monte edilmesinden yanayım. Tüm gençler beraber oynadıklarında hele ki böyle bir maçta ortaya bu sonuç çıkıyor. Hoca'nın da bu şekilde bir kadroyla çıkmasını gruptan 1. çıkmayı garantilemiş olmamız ve sakatlıklardan, formsuzluklardan ötürü haklı buldum. Yani cadı avlamanın bir manası yok diye düşünüyorum. Tutarlı olmak lazım. Özellikle de konuştuğun, eleştirdiğin vs. takım Galatasaray ise.

Başlıktaki “Grazie Graz” a gelirsek, evet teşekkürlerimi sunarım Graz’a. Altyapımızın ne kadar kuvvetli hatta Türkiye’nin en iyisi olduğunu söyleyip dururuz hep. Ama biz sadece zor zamanlar için yedek oyuncular yetiştiriyoruz. Kötümserim, çünkü bu fizikleriyle, mücadele güçleriyle ancak yedek olabilirler Galatasaray’a. Bakın burada bile iyimser sayılırım en azından Bank Asya’da yedek olabilirler demedim.

Bu konuda ki ümidimin devam etme sebebi ise Jan Derks’tir. Futbol’un artık sadece teknikle oynanacak bir oyun olmadığını, sivrilmek için diğerlerinden farklı olabilmek için tekniğin yanında başka şeyler de gerektiğini ancak böyle bir isim öğretebilir “bizimkiler” e. Dün gece yaşanan en güzel şey ise tezahuratlar ve maçı yaşamak konusunda Graz taraftarı, koreografi ve sopalı bayrak şovunda ise Galatasaray taraftarıydı. Hepsine kocaman bir “Grazie”


GialloRosso

110 e Lode!!!



Blogda yer vermedim pek ama Galatasaray’dan sonra 2. takımım diyebilirim Milan için. Zaman ayıramıyorum maçlarını izleyip burada yorumlamaya. Bazen önemli maçlarını ama genelde Serie-A maç tekrarlarını takip edebiliyorum. Keşke bu blog olayları öğrencilik yıllarımda ortaya çıksaydı. O zaman gösterebilirdim uslanmaz bir “Milanista” olduğumu.

Başlıkta gördüğünüz gibi Milan 110 yaşında artık. İngiliz Herbert Kilpin ve Alfred Edwards tarafından 18 Aralık 1989 da "Milan Kriket ve Futbol Kulübü" adıyla kurulmuştur. Aynı Ali Sami Yen gibi Herbert Kilpin’de klüpte her görevde bulunmuştur. İtalya’da Torino ve Genoa’dan sonra 3. klüp olarak kurulan Milan bugün istisnasız İtalya’nın en büyüğü, dünyanın da en başarılı klüplerinden biridir.

Milan’a olan sevgim, çoğu 30+ yaşlardaki erkekler gibi 80 lerin sonu 90 lı yılların başlarına denk gelir. Evet o meşhur takım. Tek nefeste tam kadro sayardım. O efsane takımdan farklı birisine sevgim vardı hani şu anda hayatımın anlamı Galatasaray’ımın başındaki hoca Frank Rijkaard. Diğerlerinden farklı dediğim bütün herkesin dilinde Ruud Gullit ve Marco Van Basten ağır basardı o meşhur Hollandalı üçlüden. Sacchi’nin efsane olan bu takımının Viyana’da ki Şampiyon Klüpler Kupası Finalindeki Benfica maçını kotaran ve maçın yıldızı olan F.Rijkaard diğerlerinden sıyrılmıştı benim için. Yıllar yıllar sonra bu efsane adamı Türkiye’de görebilmek büyük gururdur benim için.

Daha sonra bu finalin hatıra atkısı hediye olarak gelmişti bana, Renkleri solsa da en önemli atkılarımdandır. Zaten 90 ların başlarında Milan’la, sonlarında ise Galatasaray’la futbol konuşmalarına, futbol aşkına, kupalara, şampiyonluklara en doğrusu winner olmaya ambargo koymuştum. Bu şekilde de devam eder diye düşünmekteyim. Nice 110 lara Milan, bizimde 6 senemiz kaldı şunun şurasında. :)


GialloRosso

11 Aralık 2009

Gün Ola, Harman Ola...



Maçın üstünden neredeyse 6 gün geçti. Ne yalan söyleyeyim İ.B.Belediye’nin bizden puan alabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Belki bunun şoku, belki tribünün hali, belki de maçtan sonra okuduğum medya edepsizlikleri ve bunların yansımalarını barındırmaya başlayan bloglar yazmamı engelledi. Aslında başladım parça parça yazmaya ama herkes başladı hocayı takımı parçalamaya, ben çekildim aradan. Şimdi sular duruldu. Zaten akşam maçta var, yenersek ne ala. Yoksa görün şenliği siz.

Çok fazla şaşırmamak lazım, futbol kültürümüz “0” bizim. Evet, bildiğin sıfır! Bu ülkede halen Rıdvan’a, Bülent Tulun’a maç yorumu yaptırılıyorsa ve halen Hakan Ünsal, Selçuk Yula, Hıncal Uluç vs. futbol yazıyorsa bu ülkenin futbol kültürü olduğundan kimse bahsedemez. Eee tabii bu kadar göz önünde olanlar böyleyse, taraftar profilini siz düşünün. “Hoca değil” denildi F.Rijkaard’a futbol ulemaları tarafından. Ne denir ki bunun üstüne. Sistemden mi bahsedilir, yoksa Keita’dan mı?

İnadına sabrediyorum bu takıma, teknik ekibe. Gerçi sabredecek bir durum da yok ortada. İlk seneyi gözden çıkarmıştım, yönetimin hoca konusunda ciddi bir hazırlığı olduğunu duyduğumda. F.R. açıklandığında herkes gibi bende inanamamıştım. Şimdi "hoca değil" diyen basın gibi. Ama hoca içinde az üzülmedim, bu taraftara bu medyaya bu yönetimlere baktığımda. Asıl sorun Türkiye'ye kaliteli hoca gelmesinde değil, diğerlerinin kalitelerinin düşük olmasında. Ben Rijkaard'la 5 seneye razıyım artık. Hele o maçtan sonraki açıklamalarını dinledikten sonra.Sonsuz kredisi vardır gözümde bu teknik ekibin ve onları getirecek vizyona sahip yönetimin.

Evet futbol yazamıyoruz bu çarpık düzenden.
Nasıl ulemalar “Hoca Değil” diyebiliyorlarsa, bunları yazanlar da “Adam Değil” diyebiliyoruz sadece Ahmet Çakar’a nazire yaparcasına.

Ye babam ye ye kalmasın,
Fakir ekmek de almasın,
Dünyayı yesen doymazsın,
Sabır ola sarman ola.

Gün ola harman ola,
Sabır ola sarman ola...

Kapanışı Erkin Baba'ya ayırdım, ne kadar da haklı.

GialloRosso

04 Aralık 2009

Kupa Bizim Müzemizde!!!



Diyip diyip duruyorduk ama müzeyi dolaşabilmek mucizeyle eş orantılıydı. Aynen kupayı almamız gibi. Müze Galatasaray Lisesi’nde ve sadece çarşamba günleri saat 13:00 ile 17:00 arası ziyaretçilere açıktı. Düşünebiliyor musunuz dünya markası olmaya çalışan hatta olan bir çınar ve sadece haftanın 1 günü hem de 4 saat dolaşılabilen müzesi.

İstiklal Caddesi İstanbul’un hatta Türkiye’nin yoğunluk olarak en fazla turist çeken bölgesi. Galatasaray’ın bilinirliği ortada ve o turistler müzeyi dolaşamıyorlar bile. Sadece Lisenin görkemli kapısına bakakalıyorlar. (dı)
Ve sonunda; Türkiye’nin ilk spor müzesi olan, 1911’de klübümüzün 1 numaralı kurucusu Ali Sami Bey tarafından ne kadar ilginçtir ki önce Kalamış’ta kurulup 1919’da ise liseye taşınan Galatasaray Müzesi’nin yeni şekliyle Eski Galatasaray Postanesi binasında 6 Aralık Pazar günü saat 14.00’da açılışı yapılıyor.

Uefa Kupası, Süper Kupa ve daha nicelerini “tesadüfen” görmek isteyen Other Team Taraftarları’da davetlimiz olsun, söz bilet parası almayacağız.

GialloRosso

03 Aralık 2009

Ivan Bebek



Biz alışığız bu tür hakemlere, yabancılık çektirmedi sağolsun!!!

Puan Durumu

Bravo Başkan...



Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığından istifa eden Sayın Yiğit Şardan, Yönetim Kurulumuzun 3 Aralık 2009 tarihinde almış olduğu kararlarla Galatasaray Spor Kulübü Başkan Danışmanlığı ve Galatasaray İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine atanmıştır.

Saygılarımızla
Galatasaray Spor Kulübü
Yönetim Kurulu


Demiş resmi sitemizde Yönetim Kurulu. Çok iyi manevra oldu bu. Zaten istifasını verdiğinde Adnan Polat hakkında ilk kez kafamda soru işaretleri oluşmuştu. Çok projesi var Sn. Yiğit Şardan'ın, klüp biraz koşmaya başladıysa eğer bunda payı çok büyüktür. Gerisi de gelecektir elbette. Bu olaylardan sonra ellerini ovuşturanlar şimdi ne düşünüyorlardır acaba? Bulutlar dağılıyor mu ne?

YİĞİT'de bizim gibi dıŞARDAN...

GialloRosso

Galatasaray – Panathinaikos



24 yıldır takip ederim Galatasaray'ı, yaklaşık olarak son 14-15 senelikte tribün geçmişim vardır. Deplasmanlar hariç gitmediğim maç sayısı 20'yi geçmez. Maalesef bugün yokum Kapalı'da, iş nedeniyle. Televizyondan seyretmek çok koyacak.

Maçla ilgili tek bildiğim çok zor geçeceği. Hele ki son maçları gözönüne alınca. Bizim olduğu kadar, Pao'nun da eksikleri var. Eğer Ş.Ligi'nden gelecek takımlarla bu kadar erken karşılaşmak istemiyorsan bu maçı alman gerekiyor. Ki henüz sistem oturmamış ve sistemle alakalı bazı arızalar var. Yoksa rakibin kim olacağı çokta önemli değil. Ama lider çıkmak güzeldir.

Dualarım seninle...
Saldır Galatasaray'ım...

GialloRosso

02 Aralık 2009

Güle Güle Şenol Güneş...



1 sene önceden yazılmış veda yazısıdır bu yazı. Malum bu sezon hırpalarlar, 2010/2011 sezon sonunu göremez diyorum ben. Asla artniyetli değilim. "Trabzon'a Güneş Doğdu" diye yıkılıyo ortalık. Adamı daha evvel Milli Takım ve Trabzon'dan değil resmen ülkeden kovanlar söylüyor bunu. Ne konuşmasını ne giyimini bırakmışlardı. Şimdi herkes hoşgeldin diyor, Trabzon için en güzel hamle diyorlar. Evet güzel hamle, medya için yeni ve alışık olduğumuz bizden bir yem. Bu yüzden başlık çok iddialı.

Şenol Güneş hakkındaki şahsi düşünceme gelince; hiç beğenmemişimdir Teknik Direktörlüğünü. Mentalitesini, futbol bilgisini anlayamamışımdır hiç. 2002 Dünya Kupası 3. lüğü için F.Terim'in mirasını yediğini düşünürüm hep. Çokta haksızlık yapmak istemem ama o takımdaki jenerasyon ve futbol yapısı tamamen Terim'e aitti. Tabii başka birisi olsa o koltukta aynı başarıyı gösterebilir miydi, orası muamma.

Kişilik olarak çok sevmişimdir kendisini. Gerek duruşu, gerekse ağırbaşlılığı ve futbol birikimi 10 numara (hiç sevmediğim bir tabir) olabilir. Hatta çok iyi bir yönetici bile olabilir. Ama 14-15 sene oynadığı, 4.kez göreve geldiği bu şehirde bile arkasına konserve kutularını bağlarlar. Herkesin Teknik Direktör olduğu şehir orası. Senin yutdışında onca senede sağladığın krediyi çabuk yerler orada.

Birde "Trabzon'un yetiştirdiği çocuklarla devam etmeleri lazım" geyiği dönüyor heryerde. Yahu bırakın Allahınızı severseniz, hangi devirde yaşıyorsunuz. Veya futbol endüstrisinden haberiniz varmı. Nasıl bağnaz bir düşüncedir. Ama buna medya çanak tutuyor. Hem ulusal hem yerel. Hemde Trabzon'da yaşayan kalbi Trabzonspor'la atan fakat ellerinden sadece yorum yapmak gelen taraftarları.

Yorumun dışında ve Avni Aker'de tezahurat dışında başka hiçbir etkileri yok. Hatta zararları var diyebilirim. Kızmasınlar bana hiç. Önce tribünlerine baksınlar kaç tane yeni sezon forması giyen taraftar var. Kombinelerinin fiyatı bizim derby maç bileti fiyatımız. Bunlara bakınca Yattara, Alanzinho bile çok lüks kalır Trabzonspor'a. Gerçekten seviyorlarmı Trabzonspor'u???

Konudan çok saptık ama bunların hepsi etkileyecektir Şenol hocayı. Şenol Güneş Trabzon için fazla ağırbaşlı, yani Trabzon halkının ve yönetiminin istediği gibi Trabzon'un yetiştirdiği bir değer. Asla bir devrimci değil, Trabzonspor'a sistemli ve uzun vadeli çalışacak, yönetime taraftara sus kredisi olacak despot bir hoca lazım. (Bunun yanında ciddi transferlerde)Ya da hepbirlikte hocaya biat edecekler. Sizce ederler mi? Hele ki yıpranmış yönetim, dejenere futbolcular ve bu sabırsız taraftarla.

Gelmeseydin be hocam!
Halbuki ne kadar isterdim
"Ne iyi ettinde geldin be hocam"
demeyi!

GialloRosso

29 Kasım 2009

"9"


* Bu bir Elano yazısı değildir...

9, animasyon olan bu filmde 1 den 9 a kadar sıralı şekilde gönderilmiş karakterlerden biri. Makinelerin insanları yokettiği, kıyamet kopmuş dünyayı tekrar eski haline çevirebilmek, makinelerle savaşı sürdürüp insan ırkını tekrar geriye getirebilmek için görevlendirilmişler. Filmin 2 si 3 ü çekilmiş olsaydı, bu gece hepsini izleyebilirdim. Gerçekten diğer animasyon filmlerden oldukça farklıydı. Yanlız filmin devamı gelecek ki, sanki sonu yarım bırakılmış gibiydi. Tek eleştirimde budur film için.

Oscar aday adayı olan 20 animasyon filmin içinde 9 da var. İncelediğim sitelerde aday olarak seçilecek 5 film arasında pek şans verilmemiş. Şaşırdım doğrusu ama beğenilerde bu tür farklılıklar olabilir. Aday olabilirse Oscar'ı bile kovalayabilir. Bence sondaki devam kaygısı yüzünden kesintiye uğrayan filmin Oscar alamaması için bir sebep oluşturacak gibi. Bu da benim filmi ne kadar beğendiğimi gösteriyor sanırım.

Puanım: 10/8

GialloRosso

Özledim!!!



Hemde o kadar özledimki. Benimle birlikte G.Saray'lı futbolcularda özlemiş olmalı, kafası kesik tavuklar gibi dolanıyorlar ortada kaç haftadır. Nonda'yı Kewell'ı hatta Arda'yı bile denedik. Olmuyor ama, birşeyler eksik. Gol atıyor diye değildir bu yazı. Kişilik katıyor takıma, "forfetimizde Baros var yahu" dedirtiyor adama. Güven veriyor taraftara. Gol atsada atmasada...

Bu arada hoşgeldin aramıza minik Patrick.

GialloRosso

Hani Total Futbol?



Bursa; karşısında futbol karakterini, mücadeleyi, takım ruhunu ortaya koymayan/koyamayan G.Saray'ı bulunca affetmedi. Bayram zehir olma yolunda ilerliyordu ki Kasımpaşa yetişti imdadımıza ve puan farkının açılmasını ve moral çöküntüsünü biraz olsun engelledi. Neredeydi peki o 90 dakikasına doyamadığımız, diğer maçını sabırsızlıkla beklediğimiz G.Saray. Panik havasıyla yazmıyorum bu yazıyı. Manisaspor'a kendi evinde puan kaybetmek, Bursaspor'a yenilmek dünyanın sonu değil tabii ki. Ama bu teknik kadroyu hakediyor mu futbolcular. F.R. ın J.N. in oturtmaya çalıştığı sisteme ihanetmi ediyorlar yoksa.

F.Bahçe'ye yenilince gereksiz panik oluştu G.Saray'da. Teknik ekibimizde bile gözüktü bu panik. Zira hoca bazı değişiklikler yaptı oyun sisteminde, oyuncularına güvenerek! Ofansif futbolun hakkını veren bu takım her ne hikmetse defans kurgusunu, orta sahada mücadele vermeyi bir türlü oturtamıyordu. M.Topal, M.Sarp, B.Özbek 3 lüsünü kurcalamak lazım. M.Topal diğerlerine nazaran kolay kolay pozisyonunu kimseye kaptırmaz. B.Özbek ilk 11 de kendisine zor yer bulur, rotasyon oyuncusu olarak kalır yedek kulübesinde. M.Sarp'a gelirsek eğer sezon başında beni çok şaşırtmıştı, çok şey kattığını düşünüyordum takıma. Ama nedense her geçen gün birşeyler eksildi futbolundan. İlk önce pas verebileceği birilerini göremeyince, iki elini yanlara açarak "oooooooooo kime vereyim pası abicim" tavırları takındı. Ben de bu tavırlara takıldım. Son 3-4 maçta ise sisteme ihanet eden futbolculardan biri olarak görüyorum kendisini. Ofansta sorun yok fakat G.Saray'ın sorunu bu bölgede değilki. Herneyse hocamızında bunları gördüğünü varsayarak Elano, Ayhan ve Arda 3 lüsünden 2 sini bu bölgede Barış ve Mustafa yerine kullacağını düşünüyorum. Ayhan'ın paslaşmalarına kızsakta yaşına rağmen mücadele gücünü ve Bursa maçından önce koridorda ilk 11 e hitaben söylediği "daha agresif" lafını en çok kendisine yakıştırıyorum. Ayhan gibi bir profesyonelden en iyi şekilde yararlanmalı Topal, Sarp, Özbek 3 lüsü. Öğrenecekleri çok şey var daha.

Hocanın Hollanda'ya gitmesi, takımın başında olmamasını umursamıyorum açıkcası, J.N. in O'nun diğer yarısı olduğunu düşünüyorum. Takım mücadele etmeyince F.R. da olsa klübede elinden birşey gelmezdi. Ben şampiyonluk ve bu takım hakkında konuşmak için bile henüz erken olduğunu düşünüyorum. 20+ maç yapılmış olabilir. Bu ekiple uzun vadeli düşünüyor G.Saray, asla sorgulamıyor teknik ekibi. O yüzden medya, rakipler hatta ve hatta kendi taraftarımız bile boşyere sorgulamasın "eee hani total futbol" diye. Ben sezon arasının G.Saray için ilaç olacağını düşünüyorum. Nasıl sezon başında bu takıma doyamıyor ve h.sonunu bekliyorsam, sezon arası kampınıda beklerim. Oyun sisteminin oturmasına, Elano'nun adapte olmasına, belki 1-2 takviyeye Antalya'da başlayacak olan kampta çok ihtiyacımız olacak.

GialloRosso

27 Kasım 2009

Kompleks!!!



Biraz önce mail yoluyla geldi bu resim. Yaa siz nasıl bir salak taraftar topluluğusunuz. Zeki olduğunuzu sanıyosunuz ama bizi Beşiktaş taraftarı gibi aynı seviyeye çekemeyeceksiniz. Kurban bayramını, Uefa kupasını bu şekilde alet etmekte ayrıca komik olmuş. Artık başımızda Canaydın yok. Her sene o gereksiz açılış maçlarında 1000 tane küfür işitmiyoruz. Yılda 1 kere tatmin edersiniz kendinizi bu şekilde.
Ama unutulmasın bu maçın Sami Yen'i de var!!!

GialloRosso

26 Kasım 2009

Bjk - Manu - M.D. Üzerine...



Bana düşmez pek Beşiktaş ile ilgili yazı yazmak, pekte bilmem iç dinamiklerini. Çevremde futboldan anlayan 2-3 Bjk'lı var sadece. Çarşı'yı değilde Beşiktaş'ı seven. Tribünlerinin ölmesi istemem tabii bir tribüncü olarak ama nasıl nemalandıklarını da bilirim az-çok. Adam gibi yönetildiklerinde Beşiktaş büyür ama çok övündükleri seyircileri küçülür gibi geliyor bana.

Dün akşama gelince öncelikle tebrik ediyorum, gurur duydum gerçekten. Oysaki yeminliydim son maçta kurucumuza ve efsanemize küfür ettiklerinde avrupa kupası olsa bile ölsem desteklemeyeceğime. Ama kızgınlıklar zamanla yumuşadı, tüm Bjk taraftarına maletmedik haliyle. Maçta anlayamadığım asla da anlayamayacağım Mustafa Denizli imzalı hareketler vardı. Yahu napıyorsun sen? Kahraman mı olacaksın? Vayyyy beee adama bak, Fergus gençlerle çıktı M.Denizli'de geri kalmadı mı diyeceklerdi?

Ucuz kahramanlık peşinde koşmak diye buna derler işte. Yenilseydi Beşiktaş kime anlatacaktın Erhan ve Batuhan değişikliklerini. Erhan Güven ben Bjk A2 de bile oynayamam diye basbas bağırıyordu. Bütün herkes Bjk'lılar da dahil sezon başından beri Batuhan'ı soruyorlar, kıvırıyorsun paso yok şişko, yok olgunlaşması lazım. Manu maçındamı aklına geldi adam. Dile kolay 8 yıl 23 maç yenilmemiş karşındaki takım.

Maçtan sonra "Buradan çıkan sadece Beşiktaş değil, Türk futbolu" "Bu zafer hepimizin" geyikleri yapmış. Yedek Manu'yu deplasmanda yenmiş, grubunda sonuncusun. Mucize olmazsa "Europa League" de bile yoksun, neyin zaferi neyin çıkması bu.

Yat kalk dua et, sende öp Rüştü'nün heryerini.
Aynen Ertem Şener gibi. :)

M.D.'ye rağmen tebrikler BEŞİKTAŞ...

GialloRosso

İyi Bayramlar

24 Kasım 2009

Pazar Sendromu!



Hafta içi Manisa'daydım iş icabı. Kaldığım sürede ne h.sonu G.Saray'la oynanacak maç nede Manisaspor hakkında tek kelime bile duymadım. Tanıdıklara maçla ilgili zarf attım, açan olmadı. Biz neyi tartışıyoruz ki; nüfusu 300.000 leri aşan bir şehir takımı ve Ali Sami Yen'de 10 adet (yazıyla on) Manisaspor taraftarı!!! Bizim futbol kültürümüz yaşam standartlarına takılır hep ama sözdedir tabii ki. Manisa'da bu şehirlerden birisi.

Maç hakkında pek konuşmak istemediğim, maçtan 3 gün sonra yazmamdan anlaşılmıştır sanırım. A.S.Yen Sokak belki de lig başladığından beri pazar günü olmasına rağmen en renksiz günlerinden birini yaşıyordu. Normal şartlarda şampiyonluktaki en büyük rakibin 1 gün önce diğer rakibine farklı yenilmiş, lider olma fırsatın var. Fakat sokak boş. Ya da boş demiyelim de renkli görüntüsünde değil.

Beşiktaşlı bir arkadaşım geldi sadece sokağı koklamaya. Çok güzel ortam olduğunu söyledi, nereden bilsin ki basketbolda yaşanan skandal bu kadar etkilesin taraftarı. Liderlik sendromu taraftarda olmaz, takımda olur. Herkesin canı sıkılmış anlaşılan. Ama bu kadar yüzünü yere eğmenin, G.Saray'a küsmeninde alemi yok. Tribün performansı olarak bakarsak 2. yarı rezil bir performans vardı. Nedense bu sene sadece takım coşturabiliyor tribünleri. Takım zordaysa taraftar da yok ortalıkta. Acil eylem planı gerekiyor tribünlere.

Bu kadar eksiğe rağmen yinede iyi mücadele etti G.Saray. Eksikler bahane değil tabii ki ama oyun şablonunun "Kare As"ından 3 ü eksik. Takım kaptanın (mitokondrin) hem moral hem sağlık açısından enerjisini kaybetmiş şekilde yedek klübesinde. Elano halen uyum sürecinde. Keita desen sonradan oyuna girdi ve h.içi yaptığı maçların yorgunluğu üzerinde. Baros'u maçın her saniyesinde andım desem yeridir. Linderoth'un iyileşmiş olarak kadroda olması sevindirici bir tek.

Bunlara rağmen 4-5 gol pozisyonu var G.Saray'ın. Skor seyircisi olmadığım için bu pozisyonlar bile sevinmemi sağladı. Ki devre arası kampını, uyum sürecini atlatmayı ve o klübede F.R. ve J.N. in varlığını düşünmek bile içime su serpmeye ve derin bir oh çekmeme yetiyor. Devre arasına kadar en az puan kaybıyla atlatabilirsek çok güzel bir takım izleyeceğiz hepberaber. Sonuç olarak 1-2 yenilebilirdik bile. Fakat bu bile gerçekleri örtmeye yetmiyor. Çok sağlam bir Galatasaray geliyor.

Not: Bursa maçı bayramın ilk gününe denk geliyor. Deplase olmak hayal yine.
Not2: "Soma Kömür Diyarından Galatasarayımıza Sevgilerle" geldi aklıma, hey gidi hey...

GialloRosso

23 Kasım 2009

Evert Jan Derks G.Saray'da...



Hocaların hocası Galatasaray'da. Evert Jan Derks Futbol Akademisi Koordinatörlüğüne Getirildi. Türkiye'nin en iyi altyapısına sahip klübümüz, en iyi olmanın yetmediğini sonunda anladı. Bu yönetime laf eden adam çarpılır. Hayırlı olsun.

http://www.galatasaray.org/altyapi/haber/5410.php

GialloRosso

21 Kasım 2009

Üç Hiç Berabere!!!



Yıllardır babam yapar bu kelime oyununu. Ama bu maç için sonuca uyanda bu söylemdir. Maçın sadece geniş özetini izledim. Beşiktaş her ne kadar iyi görünsede bence bu galibiyet 11 lerinin yetersizliğini örtmekten başka bir işe yaramaz. Ki hakemde 2-3 pozisyon için takdir haklarını siyah-beyazlılardan yana kullanmış. Gerçi sadece skorda değişiklik yapardı bu kararlar. Sonuç değişmezdi. Sivok, Fink, Ernst çok iyi kapatmışlar ve M.Denizli Türkiye'deki futbolseverlerin tamamının da analiz edebildiği gibi "Alex" kavramını iyi çözerek maçı kendi hanesine yazdırmış. 4 köşedir şu an eski takımına aldığı farklı galibiyetten ötürü. Hakkıdırda.

Fenere gelirsek, düşüş yaşayacakları alenen belliydi. 34 maçıda güzel oyun ve 3 puanla kapatmaları beklenemezdi ki 3-4 maçları tamamen şansın yanlarında olduğu maçlardı. Sezon sonuna kadar güzel oynayıp 3 puan kaybedecekleri, kötü oynayıp 3 puan alacakları çok maç olacaktır. Yanlız bu farklı yenilgi F.bahçe'nin hanesine çok şey kazandırabilir. Takımda ki gerginlik bu maçta ciddi şekilde görüldü. Pazartesi idmanında Alex'i kral yapıp önünde eğilemeyecekler fakat takım ruhu adına birşeyler yapmaları gerekiyor. Birbirlerini yediler genellikle. Fakat Beşiktaş'tan 3 gol yemeleri F.bahçe'nin iyi olmadığını göstermez. Aynen bizim birkaç hafta önce yaşadığımız ve atlatmış olduğumuz psikolojik durum gibi.

Bu şekildeki mağlubiyetler bazen takıma pozitif hava katar. Gerçi Emre'nin sakatlığında çok zorlanacaklardır. 1 ay sahalardan uzak kalacakmış, Emre'nin yerine bu maçtaki gibi Santos'u çekerse nice "hiç" puanlara hazır olsun Herr Daum. Medya Santos dururken neden Elano'yla uğraşır orasını da anlamış değilim.

Sonuç olarak bence rakiplerden galip çıkan taraf olmadı gibi. Beraberedir bu maç, yukarıda belirttiğim kafada giderlerse. Büyük hatalar yapmazsak şampiyonluk şarkıları hiç uzak değil Galatasaray'a. OK, LET'S GO!!!

GialloRosso

BJK-FB



Son yıllarda izlemediğim ilk derbi olacak.
Umarım berabere biter ya da ne haliniz varsa görün.
Banane.

GialloRosso

ÖZEL HABER!!!



İstanbul Vali Yardımcısı, noktayı koydu: Ayşe Demet K. Beşiktaş-Fenerbahçe maçını izlemek için İnönü'ye giremez!!!

İstanbul Vali Yardımcısı Ali Bakoğlu, Beşiktaş- Fenerbahçe maçı için bilet aldığı tespit edilen Ayşe Demet K. ve Hakan Z.'nin, parkelerin ardından yeşil sahalara da giremeyeceğini açıkladı. Bakoğlu, "Kurulumuz toplantı halindeyken, Beşiktaş-Fenerbahçe maçı bilet kuyruğundaki bazı kişilerin görüntüsünü ben de izledim. Ama karar bugün (dün) kendilerine tebliğ edilecek ve herhangi bir müsabakaya girmeleri önlenmiş olacak"

GialloRosso

20 Kasım 2009

Kartları Dökme Vakti...



Kaç gündür belki ortamın gerginliğinden, belki de her ağızdan bir ses çıkmasından ötürü girmedim bu topa pek. Can sıkıntısı diyelim. Gerçekten çok sıktı canımı bu olay, hepimizin sıktı gerçi. İnsan görünümlü sırtlan ve çakallara gün doğdu tabii. (Ayrıca bir yazı konusu)

Olmadı, yakışmadı. Eeee...
Klübün, camianın, yönetimin ve bizlerin canları yanmadı mı, yandı. Başkan ve yönetim kurulu cezayı kesti mi, kesti. YİĞİT Şardan gibi potansiyeli başkanlık olan, klübe görev aldığı 2 senede projelerdeki rolleriyle yüksek kazanımlar sağlayan bir ADAM istifa etti mi, etti. Basketbol federasyonu cezayı kesecek mi, kesecek. Eeee...

Yaygara niye peki? Abartmak niye? Hadi basını, rakip görünümlü sırtlanları anlarım. Ya peki taraftar, eski yöneticiler, eski başkan!. Hadi taraftarı da anlarım. Olayın şokunu kimse atlatamadı henüz, herkes bir sinirle saldırıyor. Ama "eski" leri anlamam, anlayamam. Adama "sizin dönemlerinizi de biliyoruz" derler. Yahu 1 kişi çıksın desin ki "Benim bu yönetime alternatifim var" alnını karışlarım. O kadar uzun boylu değil. Bu başkan ve yönetim biz gibi. Galatasaray kokuyor hepsi, Galatasaray'ı yaşıyorlar. (Kontenjandan girenler hariç!) Dil çıkartanların önce yüzü olmalı.

Yaşananlara akıl sır ermiyor, "2 hazırlık maçı daha oynanırdı, ceza falan kalmazdı" açıklaması olayın vehametini daha da bir çıkarıyor ortaya. Neye hizmet, hangi akla hizmet böyle birşey yapılmış anlaması güç doğrusu. "Sizleri buraya getiren yeteneğinizdir, Fakat sizi burada tutan sadece karakterinizdir." diye bir yazı vardır Galatasaray altyapısının girişinde. Orada bulunan gençlere çok şey anlatır. Bu olayda isimleri geçen görevlilerde eminim buraya yetenekleri sayesinde gelmişlerdir. Buna bir lafım yok. Hani ya karakter?

Tamam bu bir lekedir ama asla klübün üstüne bulaştırılabilecek cinsten değil. Bu olayın hemen ertesinde sorumlular klüpten uzaklaştırılmıştır. Hatta disiplin kuruluna sevk edilmişlerdir, yönetim tarafından. Hiçbir suçu olmayan, olaydan bihaber YİĞİT Şardan'da başkanın ve yönetimin tüm ısrarlarına rağmen ASİL bir şekilde istifasını vermiştir. Galatasaray Spor Klübü ve Yönetimi olarak en ASİL ve klübe yakışan şekilde davranılmıştır.

Şimdi olayın başka bir boyutu daha var. Rakiplerin başına böyle bir olay geldiğinde biz nasıl davranırdık acaba? Bizde dalga geçerdik mutlaka. (Bu seviyelere düşürmeden tabii ki). Ya klübümüz? Sizce başka bir konuya değinirken; "Ayrıca bu tip haberleri ülkemizde son günlerde ortaya çıkan önemli spor gündem maddelerini değiştirme ve unutturma çabası olarak değerlendiriyor, kamuoyunun dikkatini bu duruma da çekmek istiyoruz." bu şekilde bir açıklama yapılır mıydı peki? Komik.

Valla ben klübümle sonuna kadar gurur duyuyorum. Bu olaylar klübümü asla bağlamaz. Ve asla da utanmıyorum, utanmayacağım da. Ya siz? Rakiplerim!!! Sizin klübünüz nasıl davranırdı, siz nasıl davranırdınız. Sizler bizim gibi "Yönetim cezayı beklemeden kendisi ligden çekilsin", "Sorumlular derhal istifa etmeli", "İlk 5 maç için puanımız silinsin" diyebilir miydiniz. Yoksa gözünüz dönerek çamura mı yatardınız. Veya sizin klübünüz bu pozisyonda bunları yapabilir miydi. Asil :) bir duruş sergiliyebilir miydi. Sizin en önemli yönetim kurulu üyeniz aynı zamanda basketboldan sorumlu yöneticiniz istifa eder miydi. Bir sorun kendinize.

Ama sorarken de başkanınızın asker kaçağı olduğunu, teknik direktörünüzün kokain kullanmıyorum diyerek bunun daha sonra ispatlandığını, yönetiminizde şaibesi ortağıyla ispatlanmış yönetici olduğunu, stadınızda kumar oynatıldığını, G.antep başkanıyla ortak olup sezon başı aldığınız futbolcuların fiyatının neden katlandığını, önce seyirciye güller döküp işine gelmeyince tribünlere adam sokturup kendi canına dayak attırdığını da sorun. Sorun ki Galatasaray'ın asil duruşunu daha bir iyi anlayın. Bunlar kişisel hatalardır, klüplere indirgenemez. Güneşi balçıkla sıvıyamazsınız, her ne kadar arkanızda tüm medya güçleri olsa bile.

Tekrar ediyorum; bu bir lekedir ama asla klübün üstüne bulaştırılabilecek cinsten değil. O yüzden salyalarınızı silin ve işinize bakın...

"NE DÜNYALAR KADAR NE YERDEN GÖĞE GALATASARAYLIYIM DE GÖĞSÜNÜ GERE GERE"

GialloRosso

19 Kasım 2009

3 YANLIŞ 1 DOĞRUYU...


MERT UYGUÇ + OKAN ÇEVİK + CEMAL NALGA

YİĞİT ŞARDAN

GÖTÜRÜR!!!

GialloRosso

Sarı-Kırmızı, Gri Bulutlara Teslim



Galatasaray Türkiye'dir demişsek doğru demişizdir, Sarı-Kırmızı'yı kapladıysa gri bulutlar eğer, bulutlarda Türkiye şeklindeymiş meğer...

# G.Saray-Fülker maçını aldık almasına ama sonrası olaylar malum. Üzücü.
# Arda'nın H1n1 haberi. Üzücü.
# Basketbol'da Cemal Nalga skandalı. Üzücü.
# Altyapılarda ki 7 futbolcu kardeşimizin H1n1 haberi. Üzücü.
# Yiğit Şardan'ın istifası. Üzücü.
# DedeHAYIR'ın skandalla hiçbir bağlantısı olmayarak haliyle istifa etmemesi. Üzücü.
# Beylerbeyi'nde ki gazete vs. bayii amcanın soygun sırasında öldürülmesi. Üzücü.
# Pazar günü oynanan maçta taraftarı galeyana getiren hafif peynirimsi ablanın 6 ay basket maçlarına girememe!!! cezası. Peşine BJK-FB maçına bilet alabilmesi. Üzücü.

Bulutların ardından yağmur, çamur bekleyen avucunu yalar.
Güneş ufuktan şimdi doğar...

GialloRosso

17 Kasım 2009

TÜRKİYEDİR GALATASARAY...


Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi ve Madrid Üniversitesi'nin 5 Avrupa ülkesinde (Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya ve Polonya) yaptığı araştırmaya göre, Türkiye denilince Avrupalının aklına İstanbul ve Galatasaray geliyor.

Türkiye = İstanbul ve Galatasaray

"Türkiye'yi hangi sembollerle tanıyorsunuz?" sorusuna yüzde 91,1 "İstanbul" olarak yanıt verirken, "Galatasaray" diyenlerin oranı yüzde 70 oldu.
Kaynak: CNN TÜRK
Boşuna konuşmuyor Galatasaray Tribünleri;

Hep oyunlar, senaryolar,
Sustuysak bir yere kadar,
Aklınızdan çıkartmayın,

TÜRKİYEDİR GALATASARAY...

Meriç Tunca'ya özel not: Hacııı, kapağı bildin mi?

GialloRosso

16 Kasım 2009

“GS Bonus Card”



Ve sonunda en güzel projelerimizden birisi hayata geçiyor. Yıllardır beklediğim, alışveriş yaparken klübümün de para kazanabileceği, "ilk ve tek" özellikleri olacak GS Bonus Card çok ilgi görecektir. Ben yarın başvurumu yaparım, diğer kartlarımı iptal ettirip sadece bu kartı kullanırım. Çünkü ben Galatasaray taraftarıyım. Ya siz?

Medya Bilgilendirme: GS Bonus Card Lansmanı

Galatasaray Spor Kulübü, sarı-kırmızı renklere gönül veren taraftarlarına özel “GS Bonus Card” projesini hayata geçiriyor.
DenizBank ve Garanti Bankası işbirliğinde sunulacak kartın lansman basın toplantısında Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Adnan Polat, Galatasaray Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Yiğit Şardan, Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin ve DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, kartın taraftarlara sağlayacağı tüm faydaları açıklayacak; Türkiye için “ilk ve tek” olan özelliklerini paylaşacaklar.
“GS Bonus Card”ın reklam filminde rol alan Galatasaraylı futbolcular ile Teknik Direktör Frank Rijkaard’ın da iştirak edecekleri basın toplantısı 17 Kasım 2009 Salı günü Four Seasons Otel / Beşiktaş (Bosphorus Salonu)’nda düzenlenecek.

Program:
Tarih : 17 Kasım 2009, Salı
Yer : Four Seasons Otel / Beşiktaş (Bosphorus Salonu)
Akış
10:30 Karşılama ve ikram
11:00 “GS Bonus Card” lansman basın toplantısı
11.45 Soru-cevap
12:00 Kapanış

GialloRosso

15 Kasım 2009

74-72 Teşekkürler Çocuklar...



Yeni geldim maçtan, sesim kısılmış ama değmez mi? Maçtan önce "fark olur" diyen tüm arkadaşlara selam olsun. İstatistik ve takıma ayrılan bütçe denen şeyleri taraftar tersine çevirdi.

2 uzatmayı kimse beklemiyordu, nitekim sonlarda çalınan fauller skandaldı. Ama takımımız taraftarıyla beraber maçı çevirmeyi bildi. Hatırladığım kadarıyla sadece maçın sonlarına doğru öne geçebildi F.bahçe. 53. sayıdan sonra laubalilik takımı esir almasa maç çoktan bitmişti zaten.

Bunların dışında artık bizi şaşırtmayan Antu kepazeliği devam etmiş. O girişe koyduğunuz resim ve yazdığınız başlığa o kadar güzel cevaplar var ki aslında fakat blogda sizlerin seviyesine inecek değilim. Size çok uzak konular değildi maçta yaşananlar. Parkeye inen arkadaşlara ise diyecek laf bulamıyorum. Aymazlığın bu kadarı olur.

Olayların başlamasına sebep mikser ise bayan bir F.bahçeli. Sanada bu yakışırdı ablacım. ScoutGs ablanın fotosunu yakalamış bende kendilerinden alıntılıyorum. Bayana yakıştıracağınız sıfatları ise hayal gücünüze bırakıyorum.

Bu takım seyirciyi hakediyor beyler. Maçtan sonraki röportajları izliyorum, oyuncuların hepsi taraftardan bahsediyor. Oluşturduğumuz atmosfer Fenerli basketçilerin yanısıra bizimkilerin maçı almasına da yardımcı oldu. Fakat daha alacağımız çok yol var. Basketbolu futboldan ayrıştırabildiğimiz zaman neler yapabileceğimizi herkes gördü. Ama bizi sürekli bekliyorlar o salona. Galatasaray bir spor klübüdür ve basketbolun/voleybolun Türkiye'de öncüsüdür. Hakkını verelim yeter. Bu arada Rancik sen ne güzel bir adamsın, o öptüğün arma ve forma çok yakıştı sana. :)


HER SENE TARİFE BUDUR, BAK BAK KUDUR.

GialloRosso

14 Kasım 2009

Başka bir futbol kültürü mümkün mü?



Forza Livorno büyük uğraşlar sonucunda "Başka bir futbol kültürü mümkün mü?" adlı bir panel düzenliyor. İstanbul Makine Mühendisleri Odası'nda söyleyişi şeklinde bir futbol etkinliği. Tüm futbol aşıkları davetli.

5 Aralık 2009 Cumartesi
Saat: 14:00
Adres: Katip Mustafa Çelebi Mahallesi İpek Sokak No:9/2 Beyoğlu

GialloRosso

Hadi A.İpekçi'ye... G.Saray - FÜlker TBBL



Armayı yanlız bırakmamak için giderim basketbol maçlarına. Yazı yazabilecek kadar da anlamam ayrıca. Ama yarın önemli bir maç var Beko Basketbol Ligi'nde herkesin bildiği üzere.

Takımımız küçülmeye gitti 4maç 2 mağlubiyet, rakibimiz ise Ülker'den çok ciddi destekler almakta. Gerçi bize de Cafe Crown'la sus payı veriyorlar. Ama burada kızılacak kurum Ülker değil tabii ki. Sağda solda G.Saray'lılık larıyla dem vuranların, iş elini taşın altına koymaya geldiğinde ortalıktan kaybolmaları.

Adnan Öztürk mesela; dünyanın çelik devi Arcelor-Mittal'ın önemli isimlerinden birisi değil mi? Bu şirket Türkiye'de ciddi yatırımlar yapıyor. Ve de Adnan Öztürk gerçekten çok iyi bir G.Saray'lı. Abdurrahim Albayrak ameliyatlı haliyle hastanelerden kaçacak kadar G.Saray'lı. Taşımacılık ve otomotiv sektöründe ciddi yatırımları var. Ufak tefek desteklerini duyuyoruz ve seviyoruz da kendisini. Ama hadi basketbol sponsorluğu ciddi paralar gerektiriyor diyelim, voleybola da mı destek olamıyorsunuz yahu. Ünal Aysal, İnan Kıraç falan bunları da geçtik artık. Başkan adaylığına, yönetim kuruluna girmeye gelince herkes atıp tutuyor. Valla biz taraftar olarak iş adamlarının amatör branşlara destek olmalarını bekliyoruz.

G.Saray'lılar da dahil birçok kişi yenileceğimiz konusunda hemfikir. Taraftarımız basketbol maçı nasıl izlenir Bayan Basketbol Euro Cup finalinde kupanın alınmasını sağlarken göstermişti. Bu maçta da aynı desteği verebilirse ben yenebileceğimizi düşünüyorum. Zor maç olacak.

Yıllar sonra Abdi İpekçi'de sınav verecek Galatasaray Taraftarı. Hem salonu ne kadar dolduracağı hem de salondan atılıp atılmayacağı ile alakalı. Sorun futbol seyircisinin basketbol maçlarına gitmesi olarak gözükse de aslında sadece bu değil. Tahammül yok Galatasaray taraftarına, gerçekten yok. Yarın göreceksiniz yine, karşı yakanın seyircisine gösterilen toleransın 1/10 i gösterilmeyecek bize.

BAŞARILAR GALATASARAY

GialloRosso

13 Kasım 2009

Dinlemekteyim...



Songs of Greece's Gypsies
Efendim normalde bloga sevdiğim parçaları koymayı düşünüyordum fakat elimde olmayan sebeplerle yukarıda resmini gördüğünüz albüme aşık olunca albüm tanıtımı yapmaya karar verdim. Belki inanmazsınız 1 haftadır arabada radyo dahil başka bir albüm/şarkı dinlemedim, dinleyesim gelmiyor. Arabama binen herkesin hoşuna gitti albüm.

Geçen hafta D&R'da kız arkadaşımla dvd, kitap vs. bakınırken kulağıma ilişti Vassilis Saleas'ın büyüleyici klarnet sesi. Bendeki albümlerinden birisi sandım önce fakat albüm kapağını görünce farklı bir çalışma olduğunu anladım. Dünyada tektir klarnette. Yine parçalamış üstad.

Yine bakınmaya devam ettim, sandım ki tek parçalık albümlerden. Hani vardır ya tek şarkıya aldanıp alırsınız. Şarkıdan sıkılınca albümde, verdiğiniz parada çöpe gider. Fakat ne mümkün parçalar değiştikçe daha da ısındım albüme. Konser kaydı bu albüme müzik marketlerde denk gelirseniz kaçırmayın derim. Bağımlılık yapıyor dikkat!!!

Tavsiyeler; 2, 6, 9, 10, 11, 12 nolu parçalar...

GialloRosso

11 Kasım 2009

#2 Taraftar & Duvar & Medya



9 Kasım'daki yazımdan ötürü 4 adet mail almış bulunuyorum. 2 si yazıyı onayladığını, diğer 2 si bu olayda Gökmen Özdemir'e haksızlık ettiğimi sonradan pişman olabileceğimi yazmışlar. Sağolsunlar. Yanlız yanlış anlama olmasın, benim yazdıklarım aslına bakarsanız genel anlamdadır. Bu olayda G.Özdemir mağdur olabilir. Örnekleme güncel olduğu için verilmiştir. Yazımdaki isimler benim beklentilerimin olduğu yazarlar ve muhabirler hepside. Sizlerin de beklentilerini karşıladıklarını söyleyemezsiniz heralde. Bu arkadaşlar klüpten haberler verip duruyorlar, iyi veya kötü. Bu verdikleri haberler onların dışında da kısa sürelerde su yüzüne çıkabilecek haberler. Sadece haber ağları geniş, eski muhabir olduklarından. Ama senin bize veya Galatasaray'a artı kazandırdığın birşey yok ki.

Etliye sütlüye karışma. Stadımız hakkında 1001 haber çıksın peşkeş diye. Zahmet edip ortalığı ayağa kaldırma. Eski başkanımız Ankara'yı aşındırsın, oralarda F.Bahçe spor klübü adına Serkan Acar taş koymak için dolansın, senin sesin çıkmasın. Kalamış'ta ki tesislerinde neler yaptıkları malum, stadları desen kaçağın kralı, Samandıra tesisleri nerden gelmiş muamma, Kadıköy'de çoğu sokak kaldırımları, araç park yerlerindeki demirler sarı-laci, Kenan Evren Lisesi'nin yerine nereye yapılacağı bilinmeyen 3 okul mevzuları, stad içinde kumarhane, Ataşehir'de gözümüze soka soka yapılan tesisler, Bursa'da yerel gazetede ihale ilanları, Kadıköy'de hersene bizlere çekilen muamele, Beşiktaş'ın Aşçıoğlu'yla yaptığı residans muhabbetleri, Çarşı'nın hemde bizim stadımızda kurucumuza ayrıca efsane oyuncumuza sövmeleri... 1000 tane konu sayarım size. Eee nerede bizim basın. Klüp içi haberleri, Adnan Sezgin haberleri, maçta kim girdi kim çıktı, goller kaçıncı dakikada gelmiş, seyirci sayısı... Bunları ben oturduğum yerden yaparım zaten.

Çıkıp konuşsunlar kardeşim, yaptıkları işin hakkını versinler. Çok iyi Galatasaray'lılar mış. Hadi canım ordan...

GialloRosso

**unutma unutturma**



Bir zamanlar soğuk savaş denilen bir kavramı dilimize oturtmuşlardı. Doğu bloğu ülkelerle Amerika arasında süren psikolojik üstünlük sağlama savaşıydı tam anlamı. Psikologların, gerilim yaratarak karşı tarafı hataya sürükleme çabalarının bütünüdür şeklinde tanımladıkları uygulamalar tam da süper ligimizde bir takımın uğraşlarına da verilen isim olmaktadır.

Yaklaşık olarak 10 yıl önce bu takıma başkan olarak geldiğinde kendisini büyük bir sınav bekliyordu. Çünkü rakip olarak gördüğü takım UEFA ve SÜPER KUPAYI kazanmıştı. Bu takım çok iyi organize olmuş, kesin favori görünen başarılı bir takımdı. Süren başkan ve Fatih hoca gitmiş olmasına rağmen kadrosunu korumuş hatta avrupa liglerinin en tehlikeli golcüsünü getirmişlerdi.

Moral ve motivasyonu sıfırı tüketmiş takımını başarıya götürmesinin tek yolu vardı. O da gerilim ve korkudan faydalanmaktı. Bunu da yaptı. Mahşeri azgın bir taraftar her türlü maç öncesi eylemlerini yapmışlar, münferit giden tüm taraftarlarımızı terörize şekilde saldırmışlar henüz tamamlanmamış trübünlere polis marifetiyle yerleştirilmişlerdi. Maç anında meşaleler yanıyor, misafir trübüne parçalanmış fayans malzemeleri acımasızca yağdırılıyorken kapalı bölümünde şelale tabir edilen havai fişek gösterisi yapılıyor az daha tribün yanıyordu. Belkide binlercesi telef olacaktı. Tüm bu ahval ve şerait içerisinde hakemlerinde yardımıyla ilk maçını almayı başarmıştı aziz başkanımız….

Sonrasında hep bu gerilim yaratıldı. Hattat yöneticimiz arabasında darp edildi. Kaleci hocamız kafasına taş yedi. Şaşımıza yumurtalar atıldı. Ardamız ısınırken dövmeye yeltenildi. Keitamızın gözüne su şişesi atıldı. Ama istedikleri sonucu hep aldılar. Karşılığında aynısını bizim taraftarlar da yapmaya kalktı. {Ki çok yanlış} 5maç ceza aldık. Hem sahada hemde masada kaybettik. Çünkü biz bu çirkeflikleri bilmezdik. Yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Bu kadar yüksek vizyona sahip bir kulüp olarak yanlış işler yaptık onların seviyesine indik. Çok GEREKSİZDİ...

Oysa vizyonumuz ve misyonumuz gereği onların bizim seviyemize çıkmalarını sağlamalıydık. Bu ülke futbolu için çıtamızın yükselmesini sağlardı. Ancak olamadı. Anlamadılar..Çünkü bizim seviyemize gelmeleri için çok mücadele etmeleri gerekirdi. Onlar kolayı seçtiler her türlü çirkefliği mübah saydılar.

Niye bunları anlatıyorum. Geçen Fb TV isimli bir kanalda 6-0 lık maçın belgeseli vardı gözüme ilişti,o tarihte takımda oynayan futbolcular ve yöneticiler o maçla ilgili anılarını heyecanlı bir şekilde anlatıyorlardı. Neden bu kadar önemsediklerini anlayamadım. 100 yıldır karşılaşmış aynı ülkenin 2 takımıyız. 17 şer kez şampiyon olmuşuz. 7-0 hemde 7 kişiyle kendilerini yenmişiz. Kaleyede kaleci olmayan ALİ SAMİ YEN Bey geçmiş tam kadroyla bizi yenememişler.. Tarihlerinde böyle vakaa varken tutmuşlar bu maçı anlatıyorlar. Sloganlarıda **unutma unutturma**

Fakat tamda o sırada CNN Türk de "ORADAYDIM" diye bir belgesel yayınlanmaktaydı. Orada anlatılan ise UEFA Kupasının kazanılmasına şahit olan tüm yazarlar. Başbakan ve bakanlar ile spor kamuoyunun yakından tanıdığı isimler "evet ben oradaydım" diyerek duygularını ve heyacanlarını büyük bir coşkuyla anlatıyorlardı. İşte bütün kızgınlıklarının sebebi bu,,Fatih Terim'ede bu yüzden kızıyorlar, CİMBOM'ada... Ne hakla gidip hemde paranız dahi yokken bu kupayı kazandınız.. diye.

Ancak korkunun ecele faydası yok. Bu takım daha çok kupalar kazanacak yine ülke bayrağımızı göndere çekecek ve de bu ülkenin gurur kaynağı olmaya devam edecektir. Bizi izlemeye devam edin çünkü bizim sloganımız herkes bir gün yine GALATASARAY'ı tutacaktır.70 milyon yine birbirlerine çocuklarına ve torunlarına heyacanla bu başarıya nasıl tanık olduklarını anlatacaklar. O günü asla unutmayacaklar. Hangi takımı tutarlarsa tutsunlar, bu başarıda payları olduklarını anlatacaklardır.

SCÜ

10 Kasım 2009

Eğil Diyarbakır!!! 1-2



Evet Eğil Diyarbakır. Eğil ama başkanının ne idüğü belirsiz çıkışlarına eğil, Galatasaray'a değil. Maçtan 1 hafta önce tuhaf görüşler belirtti D.Bakırspor başkanı Çetin Sümer. Aziz başkanıyla konuşup öyle konuşacakmış, vıdı vıdı. Ulan Aziz kim? Senin seyircini çıltırtan Kazım sana ne lazım'ın klüp başkanı. Yerim klüpler birliği başkanlığı sıfatını. Öyle bıy bıy yaparsan yersin cezayı öyle işte. Hakkını da yemeyelim Başkanımız ve Yönetim Kurulu'nu da iyi ağırlamış.

Maçla ilgili ilk 15 dakikayı konuşmak bile istemiyorum. O neydi öyle? Bizim futbolcular bunun antrenman olmadığını anladıktan sonra biraz kendimize geldik. Belki de o yediğimiz gol bizi uyandırdı. Kısa keselim 2 gün geçmiş zaten maçın üstünden. Sabri'nin insan olmadığını birkez daha anlamış olduk. "Sabri oldu" diyebiliyoruz artık inceden. Gol atmasıyla alakalı değil, gerçekten Sabri kendisini her türlü geliştiriyor. Sadece antrenmanlardan sonra 30 dk. şut/frikik çalışması yaptığını bildiğimizden değil, kafa yapısı da değişmiş. 1-2 kere biçtiler Sabri'yi dönüp bakmadı bile kimin yaptığına. Helal olsun. F.R. ın katkısı yadsınamaz tabii.

Yine tüm basın F.R. ı konuşuyor. Barış'ı çıkartmamış, 35 dakika onun yüzünden eksik oynamışız. Yahu ayıptır, komik olmayın artık. Her sarı kartı olan futbolcuyu çıkarsa hocalar, oyuncu değiştirme hakkını UEFA 7'ye falan çıkarmalı o zaman. Nerden bilsin hoca sarı kartı olan profesyonel futbolcu Barış'ın (ki Arda 3-4 kere uyardı) topu eliyle keseceğini. Hem de pozisyon bile yokken, ortasahada. Bu ortasahayla alakalı güzel bir yazı yazmak farz oldu bu arada.

Servet'im, Kewell'ım, Mehmet'im Topal'ım a ayrı parantez açıyorum. Cidden sizi eleştirenleri utandırıyorsunuz. Servet devre arası gidiyormuş zaten, Kewell desen karısı İngiltere'ye çağırıyormuş hem 90 dakika çıkartamıyormuş, e Mehmet desen Everton kapıda yatıyormuş. Artık kimse utanmaz sizin yüzünüzden!!! Hele bu basın hiç UTANMAZ!!!

Aldık mı maçı, aldık. Eeee...

GialloRosso

Not: Maça giden ve bu güzel fotoğrafları bizimle paylaşan
GÜZEL ABİM'e teşekkürler.