17 Aralık 2009

Grazie GRAZ...



Asla kızmıyorum sonuca. Grup maçlarının bitmesine 2 maç kala gruptan çıkmayı, 1 maç kala ise liderliği garantilemiş ve ilk 11 de 7-8 eksik oyuncusu olan bir takım. Rakibinde tek amacı seyircisi önünde galip gelmek ve 120.000 Euro’yu kasaya koymak. Bu arada Avrupa Ligi’nin primleri ne düşükmüş yahu, tabii ki oynamaz bizim gençler! (Şaka tabii)

Evet gençler demişken asıl konumuza gelelim. Graz karşısında formalite maçına falan çıkmadılar aslında, tam tersi bir şeyler kanıtlayıp “bu takımda bizler de varız” demek için en güzel fırsattı. Ya da F.Rijkaard böyle düşünüyordu ve istiyordu en azından. Peki ya onlar?

Ben üzüldüm onların adına çünkü yanlış mesaj verdiler. Çok isteksizlerdi. Mücadeleden yoksun abuk bir kabullenmişlik. Belki de son maçlardaki ağabeylerini örnek almışlardı. Unuttukları şey ise ağabeylerinin zaten ilk 11 de olduklarıydı. Mücadele ve isteğe ihtiyacı olan kendileriydi.

Ama kimseyi de eleştirmedim, eleştirmem de. Ben genç oyuncuların takıma tek tek monte edilmesinden yanayım. Tüm gençler beraber oynadıklarında hele ki böyle bir maçta ortaya bu sonuç çıkıyor. Hoca'nın da bu şekilde bir kadroyla çıkmasını gruptan 1. çıkmayı garantilemiş olmamız ve sakatlıklardan, formsuzluklardan ötürü haklı buldum. Yani cadı avlamanın bir manası yok diye düşünüyorum. Tutarlı olmak lazım. Özellikle de konuştuğun, eleştirdiğin vs. takım Galatasaray ise.

Başlıktaki “Grazie Graz” a gelirsek, evet teşekkürlerimi sunarım Graz’a. Altyapımızın ne kadar kuvvetli hatta Türkiye’nin en iyisi olduğunu söyleyip dururuz hep. Ama biz sadece zor zamanlar için yedek oyuncular yetiştiriyoruz. Kötümserim, çünkü bu fizikleriyle, mücadele güçleriyle ancak yedek olabilirler Galatasaray’a. Bakın burada bile iyimser sayılırım en azından Bank Asya’da yedek olabilirler demedim.

Bu konuda ki ümidimin devam etme sebebi ise Jan Derks’tir. Futbol’un artık sadece teknikle oynanacak bir oyun olmadığını, sivrilmek için diğerlerinden farklı olabilmek için tekniğin yanında başka şeyler de gerektiğini ancak böyle bir isim öğretebilir “bizimkiler” e. Dün gece yaşanan en güzel şey ise tezahuratlar ve maçı yaşamak konusunda Graz taraftarı, koreografi ve sopalı bayrak şovunda ise Galatasaray taraftarıydı. Hepsine kocaman bir “Grazie”


GialloRosso

2 yorum:

mischa dedi ki...

Kızdım abi ben. Kötü oynamalarına değil, umursamaz oynamalarına, vurdumduymazlıklarına kızıyorum. Aydın'ın bu kadar şansın üstüne yüzünde en ufak bir hıs olmamasına kızıyorum. Neyse bazı şeyler belli oldu artık en azından bu maçla. Bu arada bu kadar formalite olan bir Avrupa maçında yenilmek bile ne kadar koyuyor insana bunu da görüyoruz.
Bir de ultraslan Avrupa'nın ellerine sağlık, şovlar çok iyiydi.
İzninle senin koyduğun 2 fotografı kendi bloguma koyuyorum abi.
http://galatasaraypankartlari.blogspot.com/
Görüşmek üzere...

GialloRosso dedi ki...

Kardeşim resimler için sorun yok zaten bende GelGidersin Mustafa'dan aşırdım. :)
Benimde kızmadım dediğime bakma, bende orada boşvermişliğimi vurguladım gençler adına. Valla kendi düşen ağlamazmış.
Bu arada çok iyi düşündün pankart bloğunu. Takipteyiz. :)