01 Ekim 2009

"Kapalı" Öldü Muhabbeti


Affınıza sığınarak;
son 16 yılı aktif, 22 yıllık tribün geçmişim var. Görüşlerime biraz olsun değer verilir heralde...
Şöyle Galatasaraylıyım, böyle Galatasaraylıyım faslını geçiyorum, buradaki ve uA içindeki Galatasarayı yaşam biçimi kabul etmiş olan herkes büyük Galatasaray lıdır gözümde.

Benim bu konuda söyleyecek çok şeyim var aslında ama Yürüyedur olayları falan aklıma geldikçe kafamdakiler ütopyadan öteye geçemiyor ne yazıkki.
Eskiden Kapalı tribüne geçmek için yeni açığa emek vermeniz, orada pişmeniz tribün ritüeli gibi birşeydi. Biz ağzımız açık Kapalıyı seyreder "ulan bizde gelicez birgün" derdik. Hatta açık tribün Kapalıyı tezahurat yapmaya çağırır Kapalı iplemezdi, inanın bu ukalalık bile hoşuma giderdi benim.

Ben Taner (Yılmaz) abilere özenmişimdir her zaman, 5-10 kişilik arkadaş grubuyla her hafta ayrı bir renk katarlardı tribüne. Biz dışarıdan izlerdik onları şık giyinirlerdi, susmazlardı, her hafta yeni bir beste üretmeye çalışırlardı. Galatasaray'ı en güzel şekilde temsil ederlerdi her zaman. Bizde herzaman konuşurduk "inşallah bizde böyle oluruz ilerde" diye. Hatta ilk grubumuzu bile kurmuştuk 4 kişilikte olsa. Ortaokulda okuyan ufaklıklar gece 2 lerde 4 lerde Altunizade'den taksi tutardık sevgilimize koşmak için bilet bulamayız belki diye. Yanımıza ekmek arası domates peynir ve battaniye alarak. Yeni açık kapılarına yaslanıp uyurduk. Üşürdük fakat huzulu uyurduk. Sabah 5 te gaza gelip M.köy ü inlettiğimizi, sis bombaları yaktığımızı bilirim.

Vallahi acitasyon yapmıyorum ki böyle birşeye de ihtiyacım yok. Zaten artık herkes kombine alıp, sokakta 3-5 bira içip son 10 dk. maçlara girebiliyor. Sadece yaşı bizden daha genç arkadaşlar Sabri'yi ıslıklarken belki bunları düşünürler.

Neyse tam anlatamadım söylemek istediklerimi, cümlelere dökemedim diyelim. Benim asıl anlatmak istediğim son maçtan çok önceleri veriyordu bu sinyali Kapalı. İnanın ellerim titriyor bunları yazarken, resmen gözlerimin önünde eriyor o ağzım açık izlediğim hiçbir sevgiye aşka değişmeyeceğim Kapalı.

Şimdi yazacaklarımda sakın kimse polemik aramasın, o kadar temiz ve en safi duygularımla yazıyorum bu yazdıklarımı. ultrAslan'ın yeni kurulduğu ve Anadoluya yayılmaya çalıştığı dönemlerde (Ben o sırada Muğla Ünide öğrenciydim ve birazda aksatıyodum tribünü) en çok heyecanlanan bendim. Kurucularının isimleri, yapılan toplantılar, verilen kararları çeşitli yerlerden duyup çok heyecanlanıyordum. *FDL'yi (Fossa Dei Leoni) çok severdim ama bu kurulan daha büyük birşeydi gözümde, kurucularına dayanarak söylüyorum. Sonra herkesinde bildiği malum evden alınmalar, parçalanmalar ve bir ortada kalmışlık başgösterdi. Biraz tayfa sahiplendi belki ya da birazda üstlerine kaldı ve Alpaslan abinin büyük çabaları sonucunda Galatasaray Taraftarı olarak lanse edildi hep ultrAslan. (Bu yazdıklarım benim azbuçuk duyduklarım gözlemlediklerim, yanlışlarda olabilir ama asıl konu bu değil)

Beni tanıyan herkes bilir ki bu siteden tanıdığım birkaç kişiyle de çok tartışmışlığım vardır, Tayfaya çok büyük saygı duymuşumdur her zaman. Ve Galatasaray Tribünlerinin her zaman ihtiyacı vardır Tayfaya. Hee kızdığımız yönleri yokmu, elbetteki var. Kombine olayları, maç esnasındaki uA, Sebo Reis, Yılmaz başkan uçak kaldır vs. tezahuratları, tezahurat bab-ında kendini geliştirememe, tekdüzelik vs. Reisliğe, başkanlığa da lafım yok ama ne kadar sevilirsem sevileyim bana maç esnasında tezahurat yapılsa o tribünü sustururum. Her maç birilerine birşey ispatlamaya ihtiyaçları varmış gibi bu tezahuratların yapılması beni gerçekten çok rahatsız ediyor. Arkadaşım 10 dk. sabret maç bitsin, uçakmı kaldırıyosun uzaya mekikmi gönderiyorsun ne yapıyorsan yaparsın, hatta o tezahuratı sevmeyen adam bile maçı almışsak keyfimizde yerindeyse bende dahil bağırmaya razı olabilir.

Gelelim Kapalıya. Kapalının bu hale gelmesindeki sebeplerden bazıları yukarıda bahsettiğim tribün ritüellerini yaşayamamış kimi arkadaşlar, günümüz futbol endüstrisi, belki başarıya doymuşluk (gerçi bu bahsettiğim 2000 sonraki taraftardı ta ki uA kuruluncaya kadar) ama büyük oranda Tayfadır. Asla abalıya vurmuyorum, saygımdan bahsettim yukarıda. Ama siz yıllarca bu tribünlere hizmet ettiniz mi, ettiniz. Klübün vermiş olduğu kararlar doğrultusunda belki doğru belki yanlış ki bence doğru eski açığa gittiniz mi. Burada bazı kızgınlıklar olduğunu hissediyorum ki çoğunuz da farkındasınızdır. Eski açık Kapalı tribüne bildiğin trip atıyor. Ya da güç gösterisi de diyebiliriz biraz biz Kapalıdakilere biraz da yönetime. Türkçesi "yaaaaa biz olmazsak Kapalının hali ortada"

İşte en çokta zoruma giden bu. Ben gittim kalan sahalar sizindir. Ne haliniz varsa görün değildir de nedir bu. Yıllarca Kapalıyı kimi beğenir kimi beğenmez sen yönetmişsin. Balkona 5-10 adam koyup gitmek yakışmadı tayfaya. Süleyman abi, Yılmaz Başkan iyidir hoştur ama bu iş 5-10 kişiyle olmaz. Ellerinden birşey gelmez. Öyle bir organizasyon yaparsın ki bu siteden bile birçok kişi taşın altına elini koyacaktır eminim, belki her balkona mevcutta kapalıda olan ve kapalının bu halde olmasını içine sindiremeyen 3 erli 5 erli grupları koyarsın. Belki başka bir organizasyon yaparsın ama Kapalıyı bu halde sudan çıkmış balık gibi bırakmazsın. Onlarında haklı olduğu birçok konu var tabii. Öncelikle geçen sene buradan çok giydiren vardı "Tayfa şöyle Tayfa böyle, şunu yapsınlar bunu yapsınlar" şeklinde. Şu an o arkadaşlar ne düşünüyor gerçekten merak ediyorum.

Sonuç ortada; bu böyle gitmez. Ama Kapalı öldü demekte doğru olmaz. Organize olunur bir şekilde belki bir bildiri yayınlanır ve herkese Kapalıda olduğu gayet güzel anlatımlı kalp kırmadan hatırlatılır. Biz şu an Kapalıya 5 arkadaş falan geliyoruz. Ama çevremizdekilerle birlikte 20-25 kişi sayılırız. Bunu herkese kibar davranarak, bilinçlendirerek, futbolcuya küfür ettirmeyerek sağladık. Ama herşeyden önce saygı. Taraftara saygı, takıma yönetime karşı saygı, en önemlisi çevrendekine kendine saygı.

He bize bir görev düşer sonuna kadar varım, sesim kısılana kadar, son kuruşuma kadar...

AMA KAPALI ÖLMEZ, ÖLMEMELİ...
GialloRosso

Hiç yorum yok: