28 Aralık 2009

Damiiiiir MRSIC



Valla günün birinde basketbol yazacağımı, konunun G.Saray dışında olacağını ve yazının F.Bahçe eksenli bir basketbolcu için yazacağımı söyleselerdi inanmazdım heralde. Bu basketbolcu Damir Mrsic olursa, kendisi gibi imkansızlar yerini gerçeklere bırakıyor. Nam-ı diğer Kaan Demir. Dün akşam ki Mrsic’in, F.Bahçe’nin derby galibiyetinde ki performansından ötürü akla gelmiş basit bir yazı değil bu. Geç kalmış ama içimde kalmamış bir yazı diyelim.

Tam 12 sene oynamış Türkiye’de , dile kolay 39 senelik hayatında 12 sene. Sadece 2 sene Rusya ligiyle ara verip devam etmiş Türkiye’de ki başarılı kariyerine. Heee ne basketbolcular geldi bu ülkeye yaza yaza Mrsic’i mi yazdın diyebilirsiniz ama haksızlık etmeyelim. Tamam çok büyük oyuncular oynadı bu ligde, kimler geldi kimler geçti. Ama bu performans bunca yıl görmemezlikten gelinecek şeyler değil.

Kızdığım nokta, kendi takımımın bu performansta ve devamlılıkta birisini bünyeye alamamış olması. TBL’de “Guard” denildiğinde 100 kişiden 90’ı Mrsic der heralde. Yıllardır bu ligde uzaktan ceza kesip duruyor kendileri. Bıraktı bırakacak, belki de son senesi. Benim kalbimde bile yer ettiyse eğer, bu adam büyük oyuncudur bilader. Kim ne derse desin. Karşı yakaya yakıştıramadıklarımızdansın.

Kıskandım işte var mı ötesi.

GialloRosso

27 Aralık 2009

Hamit Altıntop Nerede?



Resim aynı gün için yayınlanan , biri kırsal alanda biri ise şehirde yayınlanmak üzere hazırlanan Fotomaç gazetesidir. Aynı spor gazetesinde adeta birbirlerini yalanlayan transfer haberlerine de birçok kez denk gelmişsinizdir. Şaşırtın bizi dedikçe kendileri şaşırıyorlar.
Fotoğrafı bana Marmaris'ten gönderen sevgili Erdem Gürcan'a teşekkürlerimi sunarım.

GialloRosso

26 Aralık 2009

Kulüp Üyeliği Hakkında



"Muhtemelen sizler de bizim gibi Galatasaray futbol takımına aşık oldunuz, Galatasaray renklerini benimsediniz. Ama Galatasaray sadece futbol takımından ibaret değil, Galatasaray büyük bir aile. Galatasaray'ı sadece yazılı bilgilerden değil, Galatasaraylıları örnek alın ve mutlaka Galatasaray Müzesi'ni ziyaret edin. Oradaki her parçanın altında bir tarihin yattığını unutmayınız. Galatasaray Başkanları Galatasaray ailesinin sembolleridir. Bir başkanının yönetim biçimini sevmeyebilirsiniz ama o başkan olduğu sürece ve başkanlığı bittikten sonra da Galatasaray ailesinin sembolü olmaya devam edecektir. Galatasaray eşsizdir ve benzersizdir. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki kökü eğitim kurumuna dayanıyor olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki başarıları Galatasaray kadar büyük olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki enleri ve ilkleri tek başına yapmış olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki kendi, ülkesi kuruluşunda mayası olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki Türkiye'nin, Türk insanının gururu olsun. İşte bu yüzden bu benzersizliğin farkına varın ve buna layık olmak için hepimiz gibi gayret gösterin. Hepinizi tekrar selamlıyorum ve hoşgeldiniz diyorum."

Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu'nda Mehmet Helvacı yapmış bu konuşmayı yeni üyelere beratlarını verirken. Çokta güzel yapmış konuşmasını, zira her kelimesine katılıyorum. Yalnız birkaç meramım olacak bu konuyla ilgili. Sıkıntının az-çok futbolla ilgilenen herkes farkındadır zaten. Galatasaray Spor Kulübü’ne üye olmanın zorluklarının.

Tam 583 yeni üye alımı yapılıyor kulübe. Buraya kadar olan bölümde sıkıntımız yok çok şükür. Bende kulübümle ilgilenen, kulübümün daha da büyümesinde rol oynayacak, az-çok bizi temsil eden 100.000 lerce üye olmasından yanayım. Taraftar yüz-göz edilmeden nasıl bu rakamlara ulaşılacaksa artık. Bu şimdilik mümkün gözükmüyor. Zaten konumuzla alakası da yok.

Listede önemli isimler göze çarpıyor. Hem de çok önemli. Galatasaray'ın 2000 yılı efsane takımının oyuncularından Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Hasan Gökhan Şaş, Arif Erdem, Ümit Davala, Ergun Pembe, Hakan Ünsal, Tugay Kerimoğlu, Vedat İnceefe de Galatasaray Spor Kulübü'ne üye oldular. Hadi buna da eyvallah. Ki burada çoğu taraftarın itiraz edeceği , yaptığı abuk-subuk yorumlarla kulübe bariz bir şekilde kin güden Hakan Ünsal’ı da es geçelim. Efsane kadronun oyuncularından hiçbirisi törene katılma nezaketini gösterememişler. Kulübe üye olarak alınacakları söylense lisenin kapısında yatacak 10.000 lerce taraftar dururken hem de. Bunun mazereti olamaz. Galatasaraylı bunları unutmaz.

Hugo not: Efsane kadrodan Suat’ın olmaması da ayrı bomba. Mantıklı bir açıklama vardır umarım.

GialloRosso

24 Aralık 2009

Yengeç CARLOS...


*Sezon içi Carlos

Seni sevmezdim süt oğlan. Sebebi rakibimde oynaman değil, bu kadar büyük futbolcu olup ta buraya geldikten sonra saygı uyandıramaman. Gittiğinden beri tüm bloglar arkandan ağıt yakıyorlar. Bense Türk futbolunun bir sülükten daha kurtulmasını kutluyorum. Lincoln’e 1000 tane kulp takan medya mensubu arkadaşlar; 2 senedir yatışlarda olan, hakemlerin yüzüne su dökebilecek kapasitede ve el ense çekebilen bu arkadaşa olan hayranlıklarından hüzünlenerek uğurladılar O’nu. Geldiğinde Türkiye’den tek tanıdığı (aslında pekte tanımak istemeyeceği!)klüp olan G.Saray’dan, kulağına birileri fısıldamış olacak ki ismini anmadan geçiştirme gafletinde bulundu. (bknz: Alzheimer) “Pek tanımıyorum” dedi G.Saray için. Sonra “alerjim var” dedi, e beni de tokatlasalar Süper Kupa Finali’nde benimde alerjim olur tabii. Heee hiç mi katkısı olmadı. Olduuu, olmaz mı. Milyonlarca! forma sattılar sayesinde Türkiye’den Güney Kutbu’na kadar. Hem bu sayede maliyetini de çıkarmış oldular!!! En önemlisi F.bahçe yurtdışına çıktığında tanınır oldu bizim yengeç sayesinde. Sonra da yan yan adımlarla uzaklaştı futbol dünyamızdan YENGEÇ CARLOS. Havalimanında "kıskacım yok, kıskacım yok ......." diye dansederken görülmüş. Darısı Deivid’in başına.

GialloRosso


*Sezon sonu ben

Uludağ sözlük alıntısı, cenq0
- Roberto yavrum, söyle bakiyim kaç kişilerdi?
- 11 kişilerdi abi...

21 Aralık 2009

"2009 Passat Ödülleri"



Eveeet 2010 geldi çattı. 2009 yılı Galatasaray camiası açısından pek beklendiği gibi geçmedi. Tabii biricik medyamız da boş durmadı, bu ortamı en iyi şekilde değerlendirdi. Artık biz taraftarlar yalan transfer haberlerine kızmıyoruz. Biliyoruz ki patronları böyle istiyor ve raiting bunu gerektiriyor. Lakin balon transfer haberleriyle kalmayıp fazlasıyla ileri gidiliyor ülkemizde.

İşte mevzu da burada başlıyor. Galatasaray için, Galatasaraylılardan Galatasaraylılara manifestosunu en hakiki biçimde yerine getiren taraftar forumu alisamiyen.net ailesinin üyeleri 2009 yılının “Passat Ödülleri” ni veriyor. Bu ödüller fazlasıyla ileri gidenler için.

Tam 6 kategoride anket açıldı. Anket adayları forum üyeleri tarafından, 2009 yılı boyunca yazdıkları eleştiri başlıklarından belirlendi. Oylama tamamlanmış durumda. Oylama sonucunda bu 6 ödüle layık görülen medya mensuplarına ödül plaketleri beddua şeklinde ulaştırılması düşünülüyor. Kabul edip etmemeleri kimsenin umurunda değil, taraftara afişe olmaları yeterli. Ödüllerin sonuçları aşağıda ve küçük! Hakan'ın 2 ödül birden alması gerçekten manidar. Unutmadık, unutmayacağız…

2009 Passat Ödülleri Sonuçları;

Oğuz Sarvan Mansiyon Ödülü
Bünyamin Gezer, Fenerbahçe- Galatasaray maçı yönetimiyle

En İyi Kurgulama Senaryo Ödülü
Mehmet Çiftçi, Elano bedavaymış haberiyle

Yılın Köşe Yazısı Ödülü
Hakan Unsal, "Frank Rijkaard Hoca Mi?" yazısıyla

Ömür Boyu Başarı Ödülü
Selçuk Yula

Brutus Ödülü
Hakan Ünsal

2009 Passat Büyük Ödülü
Ercan Saatçi- Galatasaray'a ettiği iğrenç küfür nedeniyle 2009 Passat Büyük Ödülünü açık ara farkla almıştır.


Teşekkürler AliSamiYen.net

GialloRosso

18 Aralık 2009

Doesn't Matter!!!



AFC Ajax (NED)
LOSC Lille Métropole (FRA)
Hamburger SV (GER)
Hertha BSC Berlin (GER)
Fulham FC (ENG)
Villarreal CF (ESP)
FC Twente (NED)
Everton FC (ENG)
Club Brugge KV (BEL)
FC København (DEN)
Werder Bremen (GER)
Athletic Club (ESP)
Liverpool FC (ENG)*
FC Rubin Kazan (RUS)*
R. Standard de Liège (BEL)*
Club Atlético de Madrid (ESP)*

* CL'den gelen takimlar.

Liste bu işte. Farketmez dersem ukalalık yapmış olurmuyum?

Son söz
İran’lı şair diyor ki;
Aşk’a uçarsan kanadın yanar.
Bunun üzerine Mevlana diyor ki;
Aşk’a uçmazsan kanat neye yarar…

GialloRosso

17 Aralık 2009

Grazie GRAZ...



Asla kızmıyorum sonuca. Grup maçlarının bitmesine 2 maç kala gruptan çıkmayı, 1 maç kala ise liderliği garantilemiş ve ilk 11 de 7-8 eksik oyuncusu olan bir takım. Rakibinde tek amacı seyircisi önünde galip gelmek ve 120.000 Euro’yu kasaya koymak. Bu arada Avrupa Ligi’nin primleri ne düşükmüş yahu, tabii ki oynamaz bizim gençler! (Şaka tabii)

Evet gençler demişken asıl konumuza gelelim. Graz karşısında formalite maçına falan çıkmadılar aslında, tam tersi bir şeyler kanıtlayıp “bu takımda bizler de varız” demek için en güzel fırsattı. Ya da F.Rijkaard böyle düşünüyordu ve istiyordu en azından. Peki ya onlar?

Ben üzüldüm onların adına çünkü yanlış mesaj verdiler. Çok isteksizlerdi. Mücadeleden yoksun abuk bir kabullenmişlik. Belki de son maçlardaki ağabeylerini örnek almışlardı. Unuttukları şey ise ağabeylerinin zaten ilk 11 de olduklarıydı. Mücadele ve isteğe ihtiyacı olan kendileriydi.

Ama kimseyi de eleştirmedim, eleştirmem de. Ben genç oyuncuların takıma tek tek monte edilmesinden yanayım. Tüm gençler beraber oynadıklarında hele ki böyle bir maçta ortaya bu sonuç çıkıyor. Hoca'nın da bu şekilde bir kadroyla çıkmasını gruptan 1. çıkmayı garantilemiş olmamız ve sakatlıklardan, formsuzluklardan ötürü haklı buldum. Yani cadı avlamanın bir manası yok diye düşünüyorum. Tutarlı olmak lazım. Özellikle de konuştuğun, eleştirdiğin vs. takım Galatasaray ise.

Başlıktaki “Grazie Graz” a gelirsek, evet teşekkürlerimi sunarım Graz’a. Altyapımızın ne kadar kuvvetli hatta Türkiye’nin en iyisi olduğunu söyleyip dururuz hep. Ama biz sadece zor zamanlar için yedek oyuncular yetiştiriyoruz. Kötümserim, çünkü bu fizikleriyle, mücadele güçleriyle ancak yedek olabilirler Galatasaray’a. Bakın burada bile iyimser sayılırım en azından Bank Asya’da yedek olabilirler demedim.

Bu konuda ki ümidimin devam etme sebebi ise Jan Derks’tir. Futbol’un artık sadece teknikle oynanacak bir oyun olmadığını, sivrilmek için diğerlerinden farklı olabilmek için tekniğin yanında başka şeyler de gerektiğini ancak böyle bir isim öğretebilir “bizimkiler” e. Dün gece yaşanan en güzel şey ise tezahuratlar ve maçı yaşamak konusunda Graz taraftarı, koreografi ve sopalı bayrak şovunda ise Galatasaray taraftarıydı. Hepsine kocaman bir “Grazie”


GialloRosso

110 e Lode!!!



Blogda yer vermedim pek ama Galatasaray’dan sonra 2. takımım diyebilirim Milan için. Zaman ayıramıyorum maçlarını izleyip burada yorumlamaya. Bazen önemli maçlarını ama genelde Serie-A maç tekrarlarını takip edebiliyorum. Keşke bu blog olayları öğrencilik yıllarımda ortaya çıksaydı. O zaman gösterebilirdim uslanmaz bir “Milanista” olduğumu.

Başlıkta gördüğünüz gibi Milan 110 yaşında artık. İngiliz Herbert Kilpin ve Alfred Edwards tarafından 18 Aralık 1989 da "Milan Kriket ve Futbol Kulübü" adıyla kurulmuştur. Aynı Ali Sami Yen gibi Herbert Kilpin’de klüpte her görevde bulunmuştur. İtalya’da Torino ve Genoa’dan sonra 3. klüp olarak kurulan Milan bugün istisnasız İtalya’nın en büyüğü, dünyanın da en başarılı klüplerinden biridir.

Milan’a olan sevgim, çoğu 30+ yaşlardaki erkekler gibi 80 lerin sonu 90 lı yılların başlarına denk gelir. Evet o meşhur takım. Tek nefeste tam kadro sayardım. O efsane takımdan farklı birisine sevgim vardı hani şu anda hayatımın anlamı Galatasaray’ımın başındaki hoca Frank Rijkaard. Diğerlerinden farklı dediğim bütün herkesin dilinde Ruud Gullit ve Marco Van Basten ağır basardı o meşhur Hollandalı üçlüden. Sacchi’nin efsane olan bu takımının Viyana’da ki Şampiyon Klüpler Kupası Finalindeki Benfica maçını kotaran ve maçın yıldızı olan F.Rijkaard diğerlerinden sıyrılmıştı benim için. Yıllar yıllar sonra bu efsane adamı Türkiye’de görebilmek büyük gururdur benim için.

Daha sonra bu finalin hatıra atkısı hediye olarak gelmişti bana, Renkleri solsa da en önemli atkılarımdandır. Zaten 90 ların başlarında Milan’la, sonlarında ise Galatasaray’la futbol konuşmalarına, futbol aşkına, kupalara, şampiyonluklara en doğrusu winner olmaya ambargo koymuştum. Bu şekilde de devam eder diye düşünmekteyim. Nice 110 lara Milan, bizimde 6 senemiz kaldı şunun şurasında. :)


GialloRosso

11 Aralık 2009

Gün Ola, Harman Ola...



Maçın üstünden neredeyse 6 gün geçti. Ne yalan söyleyeyim İ.B.Belediye’nin bizden puan alabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Belki bunun şoku, belki tribünün hali, belki de maçtan sonra okuduğum medya edepsizlikleri ve bunların yansımalarını barındırmaya başlayan bloglar yazmamı engelledi. Aslında başladım parça parça yazmaya ama herkes başladı hocayı takımı parçalamaya, ben çekildim aradan. Şimdi sular duruldu. Zaten akşam maçta var, yenersek ne ala. Yoksa görün şenliği siz.

Çok fazla şaşırmamak lazım, futbol kültürümüz “0” bizim. Evet, bildiğin sıfır! Bu ülkede halen Rıdvan’a, Bülent Tulun’a maç yorumu yaptırılıyorsa ve halen Hakan Ünsal, Selçuk Yula, Hıncal Uluç vs. futbol yazıyorsa bu ülkenin futbol kültürü olduğundan kimse bahsedemez. Eee tabii bu kadar göz önünde olanlar böyleyse, taraftar profilini siz düşünün. “Hoca değil” denildi F.Rijkaard’a futbol ulemaları tarafından. Ne denir ki bunun üstüne. Sistemden mi bahsedilir, yoksa Keita’dan mı?

İnadına sabrediyorum bu takıma, teknik ekibe. Gerçi sabredecek bir durum da yok ortada. İlk seneyi gözden çıkarmıştım, yönetimin hoca konusunda ciddi bir hazırlığı olduğunu duyduğumda. F.R. açıklandığında herkes gibi bende inanamamıştım. Şimdi "hoca değil" diyen basın gibi. Ama hoca içinde az üzülmedim, bu taraftara bu medyaya bu yönetimlere baktığımda. Asıl sorun Türkiye'ye kaliteli hoca gelmesinde değil, diğerlerinin kalitelerinin düşük olmasında. Ben Rijkaard'la 5 seneye razıyım artık. Hele o maçtan sonraki açıklamalarını dinledikten sonra.Sonsuz kredisi vardır gözümde bu teknik ekibin ve onları getirecek vizyona sahip yönetimin.

Evet futbol yazamıyoruz bu çarpık düzenden.
Nasıl ulemalar “Hoca Değil” diyebiliyorlarsa, bunları yazanlar da “Adam Değil” diyebiliyoruz sadece Ahmet Çakar’a nazire yaparcasına.

Ye babam ye ye kalmasın,
Fakir ekmek de almasın,
Dünyayı yesen doymazsın,
Sabır ola sarman ola.

Gün ola harman ola,
Sabır ola sarman ola...

Kapanışı Erkin Baba'ya ayırdım, ne kadar da haklı.

GialloRosso

04 Aralık 2009

Kupa Bizim Müzemizde!!!



Diyip diyip duruyorduk ama müzeyi dolaşabilmek mucizeyle eş orantılıydı. Aynen kupayı almamız gibi. Müze Galatasaray Lisesi’nde ve sadece çarşamba günleri saat 13:00 ile 17:00 arası ziyaretçilere açıktı. Düşünebiliyor musunuz dünya markası olmaya çalışan hatta olan bir çınar ve sadece haftanın 1 günü hem de 4 saat dolaşılabilen müzesi.

İstiklal Caddesi İstanbul’un hatta Türkiye’nin yoğunluk olarak en fazla turist çeken bölgesi. Galatasaray’ın bilinirliği ortada ve o turistler müzeyi dolaşamıyorlar bile. Sadece Lisenin görkemli kapısına bakakalıyorlar. (dı)
Ve sonunda; Türkiye’nin ilk spor müzesi olan, 1911’de klübümüzün 1 numaralı kurucusu Ali Sami Bey tarafından ne kadar ilginçtir ki önce Kalamış’ta kurulup 1919’da ise liseye taşınan Galatasaray Müzesi’nin yeni şekliyle Eski Galatasaray Postanesi binasında 6 Aralık Pazar günü saat 14.00’da açılışı yapılıyor.

Uefa Kupası, Süper Kupa ve daha nicelerini “tesadüfen” görmek isteyen Other Team Taraftarları’da davetlimiz olsun, söz bilet parası almayacağız.

GialloRosso

03 Aralık 2009

Ivan Bebek



Biz alışığız bu tür hakemlere, yabancılık çektirmedi sağolsun!!!

Puan Durumu

Bravo Başkan...



Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığından istifa eden Sayın Yiğit Şardan, Yönetim Kurulumuzun 3 Aralık 2009 tarihinde almış olduğu kararlarla Galatasaray Spor Kulübü Başkan Danışmanlığı ve Galatasaray İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine atanmıştır.

Saygılarımızla
Galatasaray Spor Kulübü
Yönetim Kurulu


Demiş resmi sitemizde Yönetim Kurulu. Çok iyi manevra oldu bu. Zaten istifasını verdiğinde Adnan Polat hakkında ilk kez kafamda soru işaretleri oluşmuştu. Çok projesi var Sn. Yiğit Şardan'ın, klüp biraz koşmaya başladıysa eğer bunda payı çok büyüktür. Gerisi de gelecektir elbette. Bu olaylardan sonra ellerini ovuşturanlar şimdi ne düşünüyorlardır acaba? Bulutlar dağılıyor mu ne?

YİĞİT'de bizim gibi dıŞARDAN...

GialloRosso

Galatasaray – Panathinaikos



24 yıldır takip ederim Galatasaray'ı, yaklaşık olarak son 14-15 senelikte tribün geçmişim vardır. Deplasmanlar hariç gitmediğim maç sayısı 20'yi geçmez. Maalesef bugün yokum Kapalı'da, iş nedeniyle. Televizyondan seyretmek çok koyacak.

Maçla ilgili tek bildiğim çok zor geçeceği. Hele ki son maçları gözönüne alınca. Bizim olduğu kadar, Pao'nun da eksikleri var. Eğer Ş.Ligi'nden gelecek takımlarla bu kadar erken karşılaşmak istemiyorsan bu maçı alman gerekiyor. Ki henüz sistem oturmamış ve sistemle alakalı bazı arızalar var. Yoksa rakibin kim olacağı çokta önemli değil. Ama lider çıkmak güzeldir.

Dualarım seninle...
Saldır Galatasaray'ım...

GialloRosso

02 Aralık 2009

Güle Güle Şenol Güneş...



1 sene önceden yazılmış veda yazısıdır bu yazı. Malum bu sezon hırpalarlar, 2010/2011 sezon sonunu göremez diyorum ben. Asla artniyetli değilim. "Trabzon'a Güneş Doğdu" diye yıkılıyo ortalık. Adamı daha evvel Milli Takım ve Trabzon'dan değil resmen ülkeden kovanlar söylüyor bunu. Ne konuşmasını ne giyimini bırakmışlardı. Şimdi herkes hoşgeldin diyor, Trabzon için en güzel hamle diyorlar. Evet güzel hamle, medya için yeni ve alışık olduğumuz bizden bir yem. Bu yüzden başlık çok iddialı.

Şenol Güneş hakkındaki şahsi düşünceme gelince; hiç beğenmemişimdir Teknik Direktörlüğünü. Mentalitesini, futbol bilgisini anlayamamışımdır hiç. 2002 Dünya Kupası 3. lüğü için F.Terim'in mirasını yediğini düşünürüm hep. Çokta haksızlık yapmak istemem ama o takımdaki jenerasyon ve futbol yapısı tamamen Terim'e aitti. Tabii başka birisi olsa o koltukta aynı başarıyı gösterebilir miydi, orası muamma.

Kişilik olarak çok sevmişimdir kendisini. Gerek duruşu, gerekse ağırbaşlılığı ve futbol birikimi 10 numara (hiç sevmediğim bir tabir) olabilir. Hatta çok iyi bir yönetici bile olabilir. Ama 14-15 sene oynadığı, 4.kez göreve geldiği bu şehirde bile arkasına konserve kutularını bağlarlar. Herkesin Teknik Direktör olduğu şehir orası. Senin yutdışında onca senede sağladığın krediyi çabuk yerler orada.

Birde "Trabzon'un yetiştirdiği çocuklarla devam etmeleri lazım" geyiği dönüyor heryerde. Yahu bırakın Allahınızı severseniz, hangi devirde yaşıyorsunuz. Veya futbol endüstrisinden haberiniz varmı. Nasıl bağnaz bir düşüncedir. Ama buna medya çanak tutuyor. Hem ulusal hem yerel. Hemde Trabzon'da yaşayan kalbi Trabzonspor'la atan fakat ellerinden sadece yorum yapmak gelen taraftarları.

Yorumun dışında ve Avni Aker'de tezahurat dışında başka hiçbir etkileri yok. Hatta zararları var diyebilirim. Kızmasınlar bana hiç. Önce tribünlerine baksınlar kaç tane yeni sezon forması giyen taraftar var. Kombinelerinin fiyatı bizim derby maç bileti fiyatımız. Bunlara bakınca Yattara, Alanzinho bile çok lüks kalır Trabzonspor'a. Gerçekten seviyorlarmı Trabzonspor'u???

Konudan çok saptık ama bunların hepsi etkileyecektir Şenol hocayı. Şenol Güneş Trabzon için fazla ağırbaşlı, yani Trabzon halkının ve yönetiminin istediği gibi Trabzon'un yetiştirdiği bir değer. Asla bir devrimci değil, Trabzonspor'a sistemli ve uzun vadeli çalışacak, yönetime taraftara sus kredisi olacak despot bir hoca lazım. (Bunun yanında ciddi transferlerde)Ya da hepbirlikte hocaya biat edecekler. Sizce ederler mi? Hele ki yıpranmış yönetim, dejenere futbolcular ve bu sabırsız taraftarla.

Gelmeseydin be hocam!
Halbuki ne kadar isterdim
"Ne iyi ettinde geldin be hocam"
demeyi!

GialloRosso