20 Ocak 2010
Galatasaray Markaları
"Galatasaray Markalarıyla Daha Güçlü"
Gerçekten de öyle, yönetimin bu projelerle yetinmeyeceklerine eminim. Galatasaray Dergisi başarılı kalemlerden bir tanesi fakat sanıyorum ki Store gelirleri içerisinde değerlendiriliyor. Yakında bu markalara Aslantepe TT Arena, Riva Projesi de eklenecek tabii ki. Markalar derken sürekli aktif gelir kalemleri olarak görüyorum. Galatasaray Adası'nı kategoriye katamıyorum. Çünkü sürekli uzun vadeli kiralanıyor. Yiğit Şardan ve Cemal Özgörkey gibi pazarlama uzmanları varken yeni markalar da gözümüz.
Markaları taraftar gözüyle yorumlamaya çalışalım ve karneyi kendimizce açıklayalım;
GS+Bonus: Bu projeyle alakalı duyumlar çok iyi yönde ilerliyor. Müthiş başarılı. Sorun, kart almaya bu kadar hevesli taraftar varken çalıştığımız bankaların hazırlıksız yakalanıp kart talebine hızlı cevap verememeleri. 10/8
GS-TV: İlk etapta D-Smart'la anlaşıp, Digiturk'te olmaması büyük dezavantajdı. Yayın kalitesi yerlerde sürünüyordu diyebilirim. Digiturk'e geri dönüş yapıldıktan ve abonelik ücreti alınmaya başlandıktan sonra kalite ciddi oranda yükseldi. İnternetten abone olunması artıyken, tek platformda yer alması en büyük eksisi. 10/7
GSMobile: Aslına bakarsanız günümüzde telekomünikasyon alanında yatırım yapmak ne kadar mantıklıysa, projeyi Turkcell'le yapmamakta bir o kadar hataydı. İlk etapta her nekadar heyecanlandırdıysa da Fenercell reklam kampanyalarının Galatasaray taraftarına verdiği rahatsızlıklar, Başkan'ın gereksiz karşılaştırma çabaları ve seçilen GSM operatörü yüzünden başarısız projedir gözümde. 10/3
GS Bilyoner: En az bilgi sahibi olduğum konudur. Lakin duyduklarıma göre değerlendirirsem; devletin bahis oranlarını en alt seviyede tutma dayatması ve rekabete izin vermemesi, GS Bilyoner in içerik olarak taraftara kendisini özel hissettirememesi gibi sorunların projeyi baltaladığını düşünüyorum. Aşılmayacak problemler değil. 10/5
GStore: En büyük gelişimlerden birisidir. Kalite, ürün çeşitliliği, kampanyalar, yenilikler, özel seriler vs. taraftarı "taraftar" hissettirdi. Taraftarı klübün bünyesine çekebilmenin en iyi yolunu buldu yönetim. Ve karşılığını da fazlasıyla aldı, alıyor. Mağaza sayısının artırılması ve fiyat politikalarında ufak insaf çalışmalarıyla GS Bonus'la beraber en büyük ve kulübe en çok kazandıran markamızdır. 10/10
Genel anlamda marka karnemiz iyi fakat üzerinde daha çok kafa patlatmak lazım. Malumunuz altı senelik uykudan uyandık. Gözlerimiz mahmur. Bir de Galatasaray denince en büyük marka Şampiyonlar Ligi'dir!!!
GialloRosso
Etiketler:
Galatasaray,
GialloRosso,
Markalarımız,
Yönetim
19 Ocak 2010
Aslantepe T.T.A.
Büyük hali için tıklamanız yeterli.
Huyum değildir sadece resim eklemek, o yüzden yalandan karalayalım birşeyler. Resimi alisamiyen.net'ten arakladım ve stadın tamamlanış sürecini görünce heyecan yaptım biraz. Müptelası olduk 1996'dan beri. Kongre'de dağıtılan ilk projenin kitapçığı halen durur evde. Sonunda bitiyor, imeyzing diyor ya NBA spikerleri. Biçilmiş kaftan bu söz Aslantepe TT Arena için. Ayrıca doğruysa eğer dünyada konfor standartlarının eksiksiz uygulandığı "ilk ve tek stadyum" olacakmış kendileri. Bitsin de stad konforu kalsın. :)
GialloRosso
18 Ocak 2010
ÇOK YAKIŞTI...
Lucas Edward Neill hoşgeldi, hayırlı olsun klübümüze. Forma da en az Kewell kadar yakışmış hani. Uğur Meleke'yi çok severim. Umarım hiç bozmaz çizgisini. Yalnız son 2 gündür tutturmuş "Neill, bir Popescu değil. Beklentileri buna göre belirlemek lazım" vs. İyi niyetle söylemiş belli ki fakat nerden çıkardın arkadaş, "Neill Popescudur" mu dedik.
"Servet, bir Stumph değil"
"Arda, bir Hagi değil"
"Aydın, bir Arif değil"
"Caner, bir Ribery değil"
Biz de takım mıyız lan!!!
Ne ki bu şimdi. Cidden saçmasapan. Aynı aşağıdaki görsel gibi.
HİÇ YAKIŞMADI...
Nedir bu yahu, kepazelik.
GialloRosso
Etiketler:
Lucas Edward Neill,
Uğur Meleke
16 Ocak 2010
Hani Korku?
Aslantepe’de seneye bu fotoğrafı çok görürüz gibi. Deplasman tribünü bu pozu vermeye çok müsait görüldüğü üzere. Evet yönetimin ufku geniş, bu çoktan belliydi zaten. Lucas Neill’de katıldı kadroya. En soru işareti bölgemiz kemik oldu. Ön libero derseniz göz nuru M.Topal düşüşte. M.Sarp mücadeleci futboluyla göze batmakta fakat ya gerisi. Linderoth derseniz en zayıf halka. Güvenilip transfer yapılmazsa eğer sezon içi başınızı ağrıtır. Devre arası sonrası Frankie kendisinden faydalanmak istiyor anladığım kadarıyla, son kez! Bu saatten sonra transfer lüksümüz gözükmüyor zira. Seneye ilk transfer buraya gelecek sanıyorum, resimdeki korkuyu gerçekleştirmek üzere.
Galatasaray’ın en güçlü tarafı kanatlar gözüküyor. İsimleri zikredip herkesin bildiğini tekrarlamayalım. Bunun yanında Elano ve Arda’yı da düşünürsek Galatasaray’ın oynayabileceği en güzel sistem 4-4-2 gözüküyor. Gerçi sezon içersinde birçok maç içerisinde bu sisteme eğilim vardı zaten. Forvete bakacak olursak, Baros tartışılmaz bir striker. Ve neredeyse sezonu kapattı diyebiliriz. Zira sakatlığının mart sonuna uzadığı söyleniyor ki mayıs sonu lig bitişi dersek söylediğimizde haklı çıkıyoruz. Buradan da anladığımız yönetim forvet arayışı içersinde. Nonda’ya güvenilmiyor teknik kadro ve taraftar tarafından. 3-4 gün içerisinde ciddi bir forvet transferi bekliyorum.
Yönetimin Nistelrooy hamlesini duymayan kalmamıştır. Yönetimin ufkundan bahsetmiştik. Son dönemde ki sakatlığımıdır, istediği ücret midir bilemiyorum fakat bu iş olumsuz olmalı ki henüz bir sonuç alınamadı. Sezon ortasında transfer zordur. Bunun herkes farkında, Üstünel hariç tabii ki. Malumunuz kendisini henüz ispatlayamamış Sercan’ın bonservis ücreti dudak uçuklatacak cinsten. Çok istememe rağmen karşıyım bende bu transferin yapılmasına. Yoksa Baros’un 1. forvet olduğu takımda takviye olarak Türk forvet görmeyi isterdi Galatasaray taraftarı. Birkaç isim dolaşıyor kulislerde umarım gerçekleşir. Burada dillendirip raiting peşindeki sitelere, bloglara benzetilmek istemem. Herkesin bildiği isimler diyebilirim.
İşin aslı seneye bu fotoğrafın hakkı verdirilir rakip tribünlere. Fakat daha kim eklenebilinir ki bu takıma. Gerçekten çok zor işi yönetimin. Beklentiler inanılmaz yükselmiş durumda. Rafael Marquez lafları dolaşırken haliyle insan burun kıvırıyor L.Neill’e. 5-6 sene önce bunları bana söyleseydiniz gülüp geçerdim heralde. Takip eden bilir altyapıya verdiğim değeri, pahalı transferlere karşı olduğumu. Fakat o stadın da hakkı verilmeli. Onu ufkumuzu geliştirmeden önce düşünecektiniz Haldun Efendi…
GialloRosso
Etiketler:
Futbol,
Galatasaray,
GialloRosso,
Transfer,
Yönetim
15 Ocak 2010
Hoşgeldin L.E.N.
Lucas Edward Neill...
Ne yalan söyleyeyim sezon başında gerçekleşmeyince, ilk etapta başka isimler daha çok cezbediyordu beni. Daha da fazlası Rafael Marquez ismini duyduğumda inanılmaz heyecanlanmıştım. Dile kolay Meksika Milli Takımı’nın ve Barcelona’nın 4 numarasına talipsin. Kafada Popescu var tabii. Lakin gözden kaçan bir şeyler vardı. Önünde Xavi, İniesta olmayacaktı gelseydi buraya. İşte burada çok güveniyorum 278 kez forma giydiği EPL’den (Premier Leauge) gelmesine Lucas Neill’in. Adaptasyon sürecinin çok kısa olacağından şüphem yok. “O” da bizim 4 numaramız olacak zaten.
GialloRosso
Etiketler:
Futbol,
Galatasaray,
GialloRosso,
Lucas Edward Neill,
Transfer
06 Ocak 2010
Transfer Transfer Transfer
Geldi çattı yine bir transfer dönemi. Transfer denince de, hele ki sorumlusu H. Üstünel ise beklentiler yükseliyor Galatasaray’da. Çok normal tabii kabus dolu 6 seneden sonra. Marquez, Costa, RVN, Metzelder, Babel ler havada uçuşuyor. Hayır istemem denir mi bu listedekilere. Ben derim, sebebine gelince Galatasaray finansal olarak çok zor günler geçirdi. Ki devam ettiği aşikar. Son yıllardaki gelişmeler, yeni projeler, yönetim, Üstün-el faktörü camiayı olduğu kadar taraftarı da havaya soktu. Şu görüntüde isimler de normal karşılanıyor haliyle. Fakat geleceği ipotek altına almaya devam ediyoruz. Popüler transferler çok önemli tabii, Aslantepe Spor Kompleksi’nden satılan loca paralarıyla yapıldığında geleceğe şüpheyle bakanlardanım. Mali tabloların düzelmesi nefes aldırması bizi bu kadar havaya sokmamalı. İleride gayrimenkul satışları istemiyorsak eğer.
A takım seviyesinde parlak isimler olmasa da altyapıya yönelmeliyiz diyorum. Hayalperest diyebilirsiniz ama önce bir dinlemek gerek. “Premier League” en güzel örnekleri vermiştir bu konuda. Keza İspanya ve Almanya’da da denk gelmişliğim çoktur. Seyirci, oyuncu değişikliklerinde yıldızdan ziyade altyapıdan yetişen kendi çocuklarını keyifle ve coşkuyla alkışlar. Bunu ülkemizde sadece Ali Sami Yen’de görebilirsiniz. İngilizlerle aynı fikirde miyiz yoksa altyapıdan yetiştirdiğimiz futbolcu sayısı mı çok. Ben 1-2 sezon mesleğinin gereği o formayı giyen Perez yerine, Uğur Uçar’ı her zaman tek geçerim. Arda’nın tırnağını Lincoln’e Felipe’ye değişmem. Özeldir benim için altyapıdan yeşeren, yeteneklerinin dışında kişiliklerinin de ön planda olduğu gençleri takımımda izlemek.
Transfere geldiğimizde, ihtiyacı var elbet takımın 2-3 futbolcuya. Neler konuşuluyor; forvet, stoper, ön libero belki sol bek. Öncelik sırasına bakılırsa stoper açığı bariz sırıtıyor. İkamesi de yok pozisyonun. Alayı sakatlıklarla boğuşuyor. Burasının transfer gerekliliği bir gerçek. Ama forvet yerine ön liberoyu tercih ederim ben. Soru işaretlerim çok anlayacağınız. Forvette Baros’un sakatlığı canımızı çok yaktı. Nonda yavaştı, yerini kaybediyordu, yedekleyemedi belki ama her zaman en iyi alternatiftir. Kewell, Keita hatta Cem Sultan bile düşünülebilir bu pozisyona. Öncelik stoper ve ön libero diyoruz ama Avrupa’da kupa istemekten de geri kalmıyoruz. Bu iştah F.Rijkaard’tan ve geçmişimize güvenden kaynaklanıyor olabilir. Bunları düşündüğümde ise transfer kaçınılmaz oluyor. O yüzden sessizliğimi koruyorum ve nöbetime devam ediyorum. Sadece transferler stoper+forvet olarak düşünülüyorsa stoper yabancı, forvet Türk olabilir ve hatta Lincoln-Halil takası bile gündeme gelebilir ileriki günlerde diye düşünüyorum. Bir taşla iki kuş hesabı.
GialloRosso
Etiketler:
Futbol,
Galatasaray,
GialloRosso,
Transfer
02 Ocak 2010
Red Lion Cocteyl 3...
# Erkek basketbol takımımız insanüstü bir çabayla devam ediyor pataklamaya. Sıra Beşiktaş’taydı dün. 96-87
# Arda’yı yurtdışına gönderme planları devam ediyor basının. Basına son dönemde taraftar da katıldı.
# Barça dün gece Villareal’le berabere kaldı. Demek ki neymiş, Pep’in B planı yokmuş.
# Trapattoni Milli Takım yolunda. 2 günde maskara etmesek bari. Avcı yakışır yanına, Ersun’u duymamış olayım.
# Ş.Saraçoğlu 2016 adaylığı yolunda neden seçilen stadlardan değil. Derhal FeNerasyon’a yürüyüş organize etmek lazım.
# Sercan’a programına söz veripte katılmadığı için “adam değilsin” muamelesi yapan Mehmet Ayan sözüm sana; “sen nesin?”
# Semih Şentürk klübünün kendisine yaptığı muameleye çok üzülmüş. Oğlum nasıl bir sadistsin sen. Arkana bakmadan kaç.
# Kayserispor basın sözcüsü Yücel Şahin’i gördüm televizyonda. National Geographic’te belgesel izliyorum sandım biran için.
# Sayın Mimarlar Odası; peşkeşin kralı Ataşehir’de… Hatırlatayım dedim.
# Ankaragücü küme düşsün. Emi.
GialloRosso
M. Denizli, İrrite Et Bizi
“3 büyükleri şampiyon yapan tek hoca” Mustafa Denizli. Ya da biz öyle biliyoruz. Basın’ın yönlendirmesi ve M.Denizli’nin ego patlamalarının sonucu böyle bildik. Bilmeye zorlandık. Türk insanı sever kendisinden olanı pohpohlamayı. Yeri geldiğinde nasıl seviyorlarsa aşırı yermeyi. Dengemiz yok vesselam. Ama bu tarihle oynamak değildir de nedir. Derwall ses çıkarmadı diye mi.
Cevad Prekazi’nin röportajını okudum. Ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gitti söyledikleri. M.Denizli hakkında söyledikleri ise daha bir neşelendirdi beni, yeni yılın ilk gününde. “Denizli bizi şampiyon yapmadı” diyerek Derwall’in emeklerini yedirmiyordu kendisine. Ve söylediklerini Cüneyt Tanman, Erhan Önal ve Tanju Çolak’ta onaylıyordu. Geçmişte Muhammet Altıntaş ve Semih Yuvakuran’ın da buna benzer açıklamaları oldu. Ben de yarım yamalak da olsa hatırlıyorum 87-88 sezonunu. Ön planda M.Denizli gözüküyordu hep ama Derwall’in yaşını da gözönüne alırsanız danışman olduğunu, Denizli'nin ise takımı antre ettiğini görürsünüz.
Jupp Derwall klas adamdı. “Hayır, ben yaptım şampiyon” diyecek hali yoktu. Ama M. Denizli’nin kendi sitesinde bile “Takımın başına geçtiği 1987 senesinde Galatasaray’ı lig şampiyonu yaptı” yazısı bile megolamanlığın daniskasıdır. Kendisini biraz olsun mütevaziliğe davet ediyorum. 3 büyük takımı çalıştıran ilk antrenör olabilir ama asla şampiyon yapan değildir. Ve artık basında ve diğer mecralarda şu yazdığım sıfatla anılmasını yeğlerim “2 büyükleri C. Daum’dan sonra şampiyon yapan tek hoca”
Tarihten kısa not:
Ş.Ligi’ni sıfır puanla tamamlayıp basın toplantısında “Bu takım seneye final oynar” demişliği de vardır kendisinin.
Asıl not:
Senin ismin hiçbir spor kulübünün antrenman sahasına verilmeyecek büyük Mustafa!!!
Bu son not:
Çok yakışmış be Preki...
GialloRosso
Etiketler:
Cevad Prekazi,
Futbol,
Galatasaray,
Mustafa Denizli
28 Aralık 2009
Damiiiiir MRSIC
Valla günün birinde basketbol yazacağımı, konunun G.Saray dışında olacağını ve yazının F.Bahçe eksenli bir basketbolcu için yazacağımı söyleselerdi inanmazdım heralde. Bu basketbolcu Damir Mrsic olursa, kendisi gibi imkansızlar yerini gerçeklere bırakıyor. Nam-ı diğer Kaan Demir. Dün akşam ki Mrsic’in, F.Bahçe’nin derby galibiyetinde ki performansından ötürü akla gelmiş basit bir yazı değil bu. Geç kalmış ama içimde kalmamış bir yazı diyelim.
Tam 12 sene oynamış Türkiye’de , dile kolay 39 senelik hayatında 12 sene. Sadece 2 sene Rusya ligiyle ara verip devam etmiş Türkiye’de ki başarılı kariyerine. Heee ne basketbolcular geldi bu ülkeye yaza yaza Mrsic’i mi yazdın diyebilirsiniz ama haksızlık etmeyelim. Tamam çok büyük oyuncular oynadı bu ligde, kimler geldi kimler geçti. Ama bu performans bunca yıl görmemezlikten gelinecek şeyler değil.
Kızdığım nokta, kendi takımımın bu performansta ve devamlılıkta birisini bünyeye alamamış olması. TBL’de “Guard” denildiğinde 100 kişiden 90’ı Mrsic der heralde. Yıllardır bu ligde uzaktan ceza kesip duruyor kendileri. Bıraktı bırakacak, belki de son senesi. Benim kalbimde bile yer ettiyse eğer, bu adam büyük oyuncudur bilader. Kim ne derse desin. Karşı yakaya yakıştıramadıklarımızdansın.
Kıskandım işte var mı ötesi.
GialloRosso
Etiketler:
Basketbol,
Damir Mrsic,
Fenerbahçe
27 Aralık 2009
Hamit Altıntop Nerede?
Resim aynı gün için yayınlanan , biri kırsal alanda biri ise şehirde yayınlanmak üzere hazırlanan Fotomaç gazetesidir. Aynı spor gazetesinde adeta birbirlerini yalanlayan transfer haberlerine de birçok kez denk gelmişsinizdir. Şaşırtın bizi dedikçe kendileri şaşırıyorlar.
Fotoğrafı bana Marmaris'ten gönderen sevgili Erdem Gürcan'a teşekkürlerimi sunarım.
GialloRosso
Etiketler:
Fotomaç,
Futbol,
GialloRosso,
Hamit Altıntop,
Medya
26 Aralık 2009
Kulüp Üyeliği Hakkında
"Muhtemelen sizler de bizim gibi Galatasaray futbol takımına aşık oldunuz, Galatasaray renklerini benimsediniz. Ama Galatasaray sadece futbol takımından ibaret değil, Galatasaray büyük bir aile. Galatasaray'ı sadece yazılı bilgilerden değil, Galatasaraylıları örnek alın ve mutlaka Galatasaray Müzesi'ni ziyaret edin. Oradaki her parçanın altında bir tarihin yattığını unutmayınız. Galatasaray Başkanları Galatasaray ailesinin sembolleridir. Bir başkanının yönetim biçimini sevmeyebilirsiniz ama o başkan olduğu sürece ve başkanlığı bittikten sonra da Galatasaray ailesinin sembolü olmaya devam edecektir. Galatasaray eşsizdir ve benzersizdir. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki kökü eğitim kurumuna dayanıyor olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki başarıları Galatasaray kadar büyük olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki enleri ve ilkleri tek başına yapmış olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki kendi, ülkesi kuruluşunda mayası olsun. Çünkü hiçbir spor kulübü yoktur ki Türkiye'nin, Türk insanının gururu olsun. İşte bu yüzden bu benzersizliğin farkına varın ve buna layık olmak için hepimiz gibi gayret gösterin. Hepinizi tekrar selamlıyorum ve hoşgeldiniz diyorum."
Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu'nda Mehmet Helvacı yapmış bu konuşmayı yeni üyelere beratlarını verirken. Çokta güzel yapmış konuşmasını, zira her kelimesine katılıyorum. Yalnız birkaç meramım olacak bu konuyla ilgili. Sıkıntının az-çok futbolla ilgilenen herkes farkındadır zaten. Galatasaray Spor Kulübü’ne üye olmanın zorluklarının.
Tam 583 yeni üye alımı yapılıyor kulübe. Buraya kadar olan bölümde sıkıntımız yok çok şükür. Bende kulübümle ilgilenen, kulübümün daha da büyümesinde rol oynayacak, az-çok bizi temsil eden 100.000 lerce üye olmasından yanayım. Taraftar yüz-göz edilmeden nasıl bu rakamlara ulaşılacaksa artık. Bu şimdilik mümkün gözükmüyor. Zaten konumuzla alakası da yok.
Listede önemli isimler göze çarpıyor. Hem de çok önemli. Galatasaray'ın 2000 yılı efsane takımının oyuncularından Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Hasan Gökhan Şaş, Arif Erdem, Ümit Davala, Ergun Pembe, Hakan Ünsal, Tugay Kerimoğlu, Vedat İnceefe de Galatasaray Spor Kulübü'ne üye oldular. Hadi buna da eyvallah. Ki burada çoğu taraftarın itiraz edeceği , yaptığı abuk-subuk yorumlarla kulübe bariz bir şekilde kin güden Hakan Ünsal’ı da es geçelim. Efsane kadronun oyuncularından hiçbirisi törene katılma nezaketini gösterememişler. Kulübe üye olarak alınacakları söylense lisenin kapısında yatacak 10.000 lerce taraftar dururken hem de. Bunun mazereti olamaz. Galatasaraylı bunları unutmaz.
Hugo not: Efsane kadrodan Suat’ın olmaması da ayrı bomba. Mantıklı bir açıklama vardır umarım.
GialloRosso
Etiketler:
Galatasaray,
GialloRosso,
Üyelik
24 Aralık 2009
Yengeç CARLOS...
*Sezon içi Carlos
Seni sevmezdim süt oğlan. Sebebi rakibimde oynaman değil, bu kadar büyük futbolcu olup ta buraya geldikten sonra saygı uyandıramaman. Gittiğinden beri tüm bloglar arkandan ağıt yakıyorlar. Bense Türk futbolunun bir sülükten daha kurtulmasını kutluyorum. Lincoln’e 1000 tane kulp takan medya mensubu arkadaşlar; 2 senedir yatışlarda olan, hakemlerin yüzüne su dökebilecek kapasitede ve el ense çekebilen bu arkadaşa olan hayranlıklarından hüzünlenerek uğurladılar O’nu. Geldiğinde Türkiye’den tek tanıdığı (aslında pekte tanımak istemeyeceği!)klüp olan G.Saray’dan, kulağına birileri fısıldamış olacak ki ismini anmadan geçiştirme gafletinde bulundu. (bknz: Alzheimer) “Pek tanımıyorum” dedi G.Saray için. Sonra “alerjim var” dedi, e beni de tokatlasalar Süper Kupa Finali’nde benimde alerjim olur tabii. Heee hiç mi katkısı olmadı. Olduuu, olmaz mı. Milyonlarca! forma sattılar sayesinde Türkiye’den Güney Kutbu’na kadar. Hem bu sayede maliyetini de çıkarmış oldular!!! En önemlisi F.bahçe yurtdışına çıktığında tanınır oldu bizim yengeç sayesinde. Sonra da yan yan adımlarla uzaklaştı futbol dünyamızdan YENGEÇ CARLOS. Havalimanında "kıskacım yok, kıskacım yok ......." diye dansederken görülmüş. Darısı Deivid’in başına.
GialloRosso
*Sezon sonu ben
Uludağ sözlük alıntısı, cenq0
- Roberto yavrum, söyle bakiyim kaç kişilerdi?
- 11 kişilerdi abi...
Etiketler:
Futbol,
GialloRosso,
R.C.,
Yengeç Dansı
21 Aralık 2009
"2009 Passat Ödülleri"
Eveeet 2010 geldi çattı. 2009 yılı Galatasaray camiası açısından pek beklendiği gibi geçmedi. Tabii biricik medyamız da boş durmadı, bu ortamı en iyi şekilde değerlendirdi. Artık biz taraftarlar yalan transfer haberlerine kızmıyoruz. Biliyoruz ki patronları böyle istiyor ve raiting bunu gerektiriyor. Lakin balon transfer haberleriyle kalmayıp fazlasıyla ileri gidiliyor ülkemizde.
İşte mevzu da burada başlıyor. Galatasaray için, Galatasaraylılardan Galatasaraylılara manifestosunu en hakiki biçimde yerine getiren taraftar forumu alisamiyen.net ailesinin üyeleri 2009 yılının “Passat Ödülleri” ni veriyor. Bu ödüller fazlasıyla ileri gidenler için.
Tam 6 kategoride anket açıldı. Anket adayları forum üyeleri tarafından, 2009 yılı boyunca yazdıkları eleştiri başlıklarından belirlendi. Oylama tamamlanmış durumda. Oylama sonucunda bu 6 ödüle layık görülen medya mensuplarına ödül plaketleri beddua şeklinde ulaştırılması düşünülüyor. Kabul edip etmemeleri kimsenin umurunda değil, taraftara afişe olmaları yeterli. Ödüllerin sonuçları aşağıda ve küçük! Hakan'ın 2 ödül birden alması gerçekten manidar. Unutmadık, unutmayacağız…
2009 Passat Ödülleri Sonuçları;
Oğuz Sarvan Mansiyon Ödülü
Bünyamin Gezer, Fenerbahçe- Galatasaray maçı yönetimiyle
En İyi Kurgulama Senaryo Ödülü
Mehmet Çiftçi, Elano bedavaymış haberiyle
Yılın Köşe Yazısı Ödülü
Hakan Unsal, "Frank Rijkaard Hoca Mi?" yazısıyla
Ömür Boyu Başarı Ödülü
Selçuk Yula
Brutus Ödülü
Hakan Ünsal
2009 Passat Büyük Ödülü
Ercan Saatçi- Galatasaray'a ettiği iğrenç küfür nedeniyle 2009 Passat Büyük Ödülünü açık ara farkla almıştır.
Teşekkürler AliSamiYen.net
GialloRosso
Etiketler:
alisamiyen.net,
Anket,
Galatasaray,
Medya,
Passat
18 Aralık 2009
Doesn't Matter!!!
AFC Ajax (NED)
LOSC Lille Métropole (FRA)
Hamburger SV (GER)
Hertha BSC Berlin (GER)
Fulham FC (ENG)
Villarreal CF (ESP)
FC Twente (NED)
Everton FC (ENG)
Club Brugge KV (BEL)
FC København (DEN)
Werder Bremen (GER)
Athletic Club (ESP)
Liverpool FC (ENG)*
FC Rubin Kazan (RUS)*
R. Standard de Liège (BEL)*
Club Atlético de Madrid (ESP)*
* CL'den gelen takimlar.
Liste bu işte. Farketmez dersem ukalalık yapmış olurmuyum?
Son söz
İran’lı şair diyor ki;
Aşk’a uçarsan kanadın yanar.
Bunun üzerine Mevlana diyor ki;
Aşk’a uçmazsan kanat neye yarar…
GialloRosso
Etiketler:
Europa League,
Galatasaray,
GialloRosso
17 Aralık 2009
Grazie GRAZ...
Asla kızmıyorum sonuca. Grup maçlarının bitmesine 2 maç kala gruptan çıkmayı, 1 maç kala ise liderliği garantilemiş ve ilk 11 de 7-8 eksik oyuncusu olan bir takım. Rakibinde tek amacı seyircisi önünde galip gelmek ve 120.000 Euro’yu kasaya koymak. Bu arada Avrupa Ligi’nin primleri ne düşükmüş yahu, tabii ki oynamaz bizim gençler! (Şaka tabii)
Evet gençler demişken asıl konumuza gelelim. Graz karşısında formalite maçına falan çıkmadılar aslında, tam tersi bir şeyler kanıtlayıp “bu takımda bizler de varız” demek için en güzel fırsattı. Ya da F.Rijkaard böyle düşünüyordu ve istiyordu en azından. Peki ya onlar?
Ben üzüldüm onların adına çünkü yanlış mesaj verdiler. Çok isteksizlerdi. Mücadeleden yoksun abuk bir kabullenmişlik. Belki de son maçlardaki ağabeylerini örnek almışlardı. Unuttukları şey ise ağabeylerinin zaten ilk 11 de olduklarıydı. Mücadele ve isteğe ihtiyacı olan kendileriydi.
Ama kimseyi de eleştirmedim, eleştirmem de. Ben genç oyuncuların takıma tek tek monte edilmesinden yanayım. Tüm gençler beraber oynadıklarında hele ki böyle bir maçta ortaya bu sonuç çıkıyor. Hoca'nın da bu şekilde bir kadroyla çıkmasını gruptan 1. çıkmayı garantilemiş olmamız ve sakatlıklardan, formsuzluklardan ötürü haklı buldum. Yani cadı avlamanın bir manası yok diye düşünüyorum. Tutarlı olmak lazım. Özellikle de konuştuğun, eleştirdiğin vs. takım Galatasaray ise.
Başlıktaki “Grazie Graz” a gelirsek, evet teşekkürlerimi sunarım Graz’a. Altyapımızın ne kadar kuvvetli hatta Türkiye’nin en iyisi olduğunu söyleyip dururuz hep. Ama biz sadece zor zamanlar için yedek oyuncular yetiştiriyoruz. Kötümserim, çünkü bu fizikleriyle, mücadele güçleriyle ancak yedek olabilirler Galatasaray’a. Bakın burada bile iyimser sayılırım en azından Bank Asya’da yedek olabilirler demedim.
Bu konuda ki ümidimin devam etme sebebi ise Jan Derks’tir. Futbol’un artık sadece teknikle oynanacak bir oyun olmadığını, sivrilmek için diğerlerinden farklı olabilmek için tekniğin yanında başka şeyler de gerektiğini ancak böyle bir isim öğretebilir “bizimkiler” e. Dün gece yaşanan en güzel şey ise tezahuratlar ve maçı yaşamak konusunda Graz taraftarı, koreografi ve sopalı bayrak şovunda ise Galatasaray taraftarıydı. Hepsine kocaman bir “Grazie”…
GialloRosso
Etiketler:
Futbol,
Galatasaray,
GialloRosso,
Graz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)